28 Nisan 2007 Cumartesi

Arkadaslar gun yapmaya ne dersiniz?

:) Simdi okudugunuzda baslikta akliniza gelenlerden farkli seyler goreceksiniz.Once onu belirteyim.
Evet arkadaslar gun yapmayi oneriyorum. Ama altin ,para vs. gunu degil, kitap gunu. Simdi yapacagimiz cok basit. Gune katilacak kisiler ayin belli bir gunu bir kitap onerecekler. Yani her ay bir kisi. Atiyorum aralikta gun bende ise ben bir kitap adi yazacagim. Sonra o kitap bir ay icinde okunacak gundekiler tarafindan. Sonraki ayin kitabinin belirlenme gunune iki gun kala o kitabi belirlemis oldugumuz bir forumda(Buyuk ihtimalle Kitap Kurdu'nda) tarisip goruslerimizi yazacagiz. Begendik mi, ne anladik gibi. Hem kitabi secen kisi icin de buyuk bir heyecan degil mi? Bir suru insan onun belirledigi bir kitabi okuyacak.
Hadi arkadaslar, ayda hic olmazsa, bir kitap bitireyim diyen, okuyup tartistikca ufkum acilir diyen, benim farkedemedigim seyleri baskalari farkedebiliyor mu.... daha sizin dusuneceginiz pek cok sebebi olanlar, yazin bakalim. Bekliyorum.

Dikis makinasi nasil icad edilmis!!!

Ilk dikis makinesi Elias Howe tarafindan 1845 yilinda icat edilmistir.
Baslangicta iki ucu sivri ve ortasi delikli bir igneyle calismasi dusunulen makinedeki sorunlar daha sonra mucidin bir gece ruyasinda yerliler tarafindan kacirilmasiyla cozulur. Ruyasindaki yerlilerin ellerindeki mizraklara dikkat eden mucit mizraklarin uclarina yakin yerde delik oldugunu farkeder. Sabah kalktiginda ise dikis makinesi icat olmustur.:uhm: :1shok:

Evlilik Ve Ask.....can Dundar...

EVLILIK VE ASK
>>Piril piril utulu giysili, misler gibi parfum kokulu, saclari
>>tarali,disleri fircalanmis adami kadini sevmek kolaydir.Aslinda ask, ayni
>>insani, sabahin koru uykudan uyandirdigindaki en sinirli hali
>>ile de kabul edebilmek,ayni tuvaleti bir dakika arayla kullanabilmek,diz
>>yapmis pijamalarla kanapede yastiklara sarilip sizmisken bile sevkatle
>>oksayabilmektir.Buna katlanamayanlar zaten asik
>>degillerdir.Bu durumda evlilik hoslandigin insana karsi olan duygularini
>>olduruyor diyebiliriz.Zira asiksan, ayni havayi solumak bile zevk verir.
>>Hep beraber olmak istersin.Banyodan gelen su sesi bile
>>onun evde oldugunun isaretidir ve huzur
>>verir.Utuledigin gomlegin ona ne kadar cok yakisacagini dusunursun.
>>Pisirdigin yemegi ne cok sevecegini hayal edersin. Bin tane ayakkabisi
>>varken binbirinciye sahip olmaktan mutlu olacak
>>diye,istedigin gomlegi satin almaktan vazgecersin.Zamanla almaktan cok,
>>birseyler vermekten mutluluk duydugunu kesfedersin.Eger kadin evlilikte
>>ikinize yemek pisirecek, dolabi duzenleyip utuyu yapacak
>>bir anne olacak goruluyorsa,o kadinin saclarinin hic yaglanmadigi ve
>>adamin geceleri terlemedigi dusunuluyorsa, asla kavga edilmeyecek ve
>>lavabo tamir edilirken dahi gulusup opusulecek zannediliyorsa
>>zaten beklenti bir evlilik degil, bir amerikan filmini yasamaktir. Bu
>>hayallerle yola cikildiginda, damat ilk gece gelinin saclarindan onbin
>>firkete sokmeye calistiginda, gelin ise damat firketeleri
>>cikaramayip "s.... .m boyle kuaforu" diye soylendiginde, zaten evlilik
>>sandiklari sey catirdamaya
>>baslayacaktir.
>>
>>
>>Evlilik; sadece ask degildir.
>>Evlilik; ev arkadasligi, kankalik, sirdaslik, ortak hesaba sahip mudilik,
>>ayri kokenlerin birlesmesi, basi hatirlanmayan bir akrabalik iliskisidir.
>>Ask bu iliskide tutkuyu saglar ama zaten tek basina
>>ayakta tutamaz. Asiksaniz atesli sevismeler yasarsiniz ama kis aksamlari
>>evde konyak icip geyik yapamayabilirsiniz. Hala caniniz sikildiginda onu
>>degil de annenizi ariyorsaniz, yalan olmustur o
>>evlilik. Ask evlilikte gider gelir. haliya kola doktugunde ask biter, ama
>>o, haliyi temizleyebilirse gene asik olunur. O aradaki sinir evresini
>>asabilenler ellinci yila kadeh kaldiranlardir. Tahammul
>>edemeyenler ise ikinci evlilikten sonra artik evliligin yalan olduguna
>>inanacaklardir. Zafer, direnenlerin olur.
>>
>>
>>
>>CAN DUNDAR...
>>

Bebek mamalarina DIKKAT!!!

NESTLENIN SUTLERI AVRUPA ULKELERINDE TOPLATILIYOR!
YA ULKEMIZDE?

ITALYA Saglik Bakanligi, Milupa marka bebek sutunde yapilan analizlerde, Nestle marka bebek sutunun piyasadan toplatilmasina
neden olan 'ITX' maddesinin tespit edildigini bildirdi. Bakanliktan yapilan aciklamada, ambalajin uzerine yazi yazmakta kullanilan
murekkepte bulunan ITX maddesinin, Milupa'nin Aptamil 2 cesidinde bulundugunun 13 Ekim'de ogrenildigi belirtildi. Aciklamada,
ayni tarihte, AB ulkelerine bu marka sutlerin piyasadan toplatilmasi uyarisinin yapildigi kaydedildi.


Dunyanin en buyuk gida firmasi Nestle, Isvecli dev paketleme firmasi Tetra Pak AB tarafindan kutulanan bebek sutlerinin icinde ITX maddesinin bulunmasindan sonra Italya, Yunanistan, Fransa, Portekiz ve Ispanya'daki bebek sutlerini piyasadan cekti. Ulkemizde ise ayni ambalajli sutlerin halen piyasada satisina devam edilmesi saskinlik ve endise uyandirmaktadir. Ziyaretcilerimizin hatirlayacagi gibi bu firma ve urunleri uzun zamandan beri boykot listemizde yer almakta idi. Ayrica batinin bizim gibi milletlerin nufusunu kontrol edebilmek icin masum goruntulu cesitli vasitalari kullanarak genetik yapilarimizla oynamak istedigi, yakin tarihimizde patlak veren ve yetkililer tarafindan ortulmeye calisilan cesitli olaylarla ortaya cikmistir. Bu olaylardan birini aciklayan, arsivimizde beklettigimiz bir yaziyi tam yeri gelmisken dikkatlerinize sunuyoruz. Bu yaziyi okuduktan sonra batidan gelen, ya da
bati patenti ile guya ulkemizde uretilen gida maddelerine ve ilaclara bir baska dikkatle bakmamiz gerektigini daha iyi anliyoruz

NESTLE, GENLER ve MILLETIMIZ.

Gectigimiz gunlerde basina yansiyan haberlerde, Nestle firmasinin ucuncu dunya ulkelerinde satilan urunlerinde genlerle oynayan bir madde (GE) oldugu aciklandi. Habere kimse tepki gostermedi. Sessizce gecistirildi. Ayni zamanda alerjik reaksiyonlara da neden olan bu maddenin hemen hemen pek cok cocugumuz tarafindan alindigini dusunursek vaziyetin vahameti daha ciddi bir sekilde ortaya cikar. Batinin bizim gibi milletlerin Genleri ile oynama istegi 1990 li yillarda alinan bazi istihbaratlarla ortaya cikmis fakat yetkililer bu konuda gorevlerini yerine getirmemislerdir. Size asagida bu konuda anlatacagim olay bu konunun vahametini daha ciddi bir sekilde ortaya koyacak ve ortak olmaya calistigimiz batinin gercek yuzunu bir nebze olsun aciklayacaktir saniyorum; Yil 1993 tur. Genc bir doktor olan Munise Ozan(esim) Sinop ili Merkez 2. nolu saglik ocaginda goreve baslar. Insanlar ekonomik sikinti icerisindedir. Sinop'ta fabrikalar kapanmis insanlar issiz kalmistir. Hasta olan cocuklarin tedavisi oldukca pahalliya mal olmaktadir. Allahtan!(?) UNICEF in yardim programi vardir ve saglik ocaklarinda ust solunum yollari hastaliklarinin tedavisi icin bedava "penicilin benzeri "procain" isimli bir ilac dagitilmaktadir. Cunki cocuklar genelde ust solunum yolu hastaliklarina yakalanmaktadir. Bahsi gecen ilac doktorlara flakonlar halinde gelmekte ve hali ile doktorlar ilacin prospektusunu ve ambalajini gormemektedir, Dr Munise Ozan supheli bir iki vaka uzerine ilacin ambalajini ve prospektusunu ister. Ama mecbur oldugu halde ilacin prospektusu- nun olmadigini gorur. Ama en korkunc aciklama ilac ambalajinin uzerindedir. Saglik Bakanligimizin yaptigi programa gore ozellikle 5 yas alti cocuklara kullanilmasi gereken ilac ambalaji uzerinde Ingilizce ve Fransizca olarak "KESINLIKLE 5 YAS ALTI COCUKLARA KULLANILMAZ" ibaresi vardir. Dr Munise Ozan durumu Saglik Bakanligina yazar ve ilacin kullanimini sorumlu oldugu bolgede durdurur. Bakanlik konuya bir aciklik getiremez ve Dr Munise Ozan’ a o yazilari karalayip ilaci kullanmasi soylenir. O diretir. Durumu bana iletir. Cunku ben o zamanlar Sinop Orta Dogu gazetesi muhabirligi yapmaktaydim. O zamanki Cumhuriyet Gazetesi Sinop Muhabiri ve Sinop Gazeteciler Cemiyeti Baskani Sayin Cengiz Demirel ile birlikte Sag ve sol ayirimi yapmadan olayin uzerine gittik. Once Fransiz Saglik Bakanligina yazdik. Gelen cevapta bu ilacin Fransa'da uretilmedigi yaziyordu. Ama ambalaj uzerindeki adres Pariste'ki bir adresti ve Paris'te oyle bir adres yoktu. Konu iyice karanliklasmaya baslamis ve bizim de Milletimizi uyarma hakkimiz dogmustu. Once Yerel Sinop TV de hic bir deneyimim olmadigi halde bir program yaptim. O gece Sinop TV Jandarma tarafindan kapatildi. Cengiz Demirel konuyu CUMHURIYET gazetesinde, Sayin Aslan Bulut ta Orta Dogu gazetesinde yazdi. Fakat butun bunlar yeterli olmadigi icin konuyu Arena programina goturdum. Cunki bu arada Saglik Bakanligindaki bazi yetkililer de konusmaya baslamis ve ilacin genetik allerji yaptigini bir fax mesaji ile Cumhuriyet Gazetesi'ne iletmislerdi. Fakat kimse genetik allerji'nin ne oldugunu bilmiyor ya da soylemek istemiyordu. Kari koca arena programina ciktik ilacin yalniz gordugumuz taraflarini belirttik ve bu genetik allerji meselesinin aciklanmasi gerektigini halka anlattik. O zamanki Sinop valisi Adil Yazar "efendim Dr Munise Ozan alti ustu bir pratisyen hekim, uzman doktorlar bile konuyu bilmiyor o nasil bilebilir" diyecek kadar gaflet icindeydi. Cunki ilac kirsal kesimde fakir halk cocuklarina dagitiliyor, Unicef'e raporlar gonderiliyor ve bir takim veriler bir yerlerde toplaniyordu. Ve ilac sadece pratisyen hekimlere kullandiriliyordu. Daha korkunc olani ilacin kullanildigi pilot illeri iceren harita idi. Buna gore Erzurum, Kastamonu, usak, Eskisehir, Manisa, Tokat, Corum gibi iller secilmisti. Ve egitim duzeyi dusuk olan bu illerin kirsal kesimindeki halk allerji, genetik gibi seylerin farkinda bile degildi. O zaman arena ya cikan Saglik Bakani Yildirim Bey bile kem kum etmekten baska bir aciklama getiremedi, Ama benim pesinde oldugum olay genetik allerji olayi idi. Kimse olayi dikkate almadi olay kapandi. Dr Munise Ozan basina izinsiz demec verdigi icin ceza aldi. Ama her kes Prof.'lar dahil, genetik allerji yoktur diye ahkam kesti. Genlerle oynama olayi Oktay Babuna olayinda acikca ortaya cikti ve Sayin Durmus her turlu tepkiyi almasina ragmen gerekeni yapti. Simdi Nestle deki bir maddenin genlerle oynadigi ve allerji yaptigi ve sadece ucuncu dunya ulkelerinde satildigi aciklaniyor. Cikartacagimiz netice sudur "EY MILLETIM SENIN GENLERINLE OYNUYORLAR BUNU YARDIM OLARAK GONDERDIKLERI ILACLARLA YAPIYORLAR. BUNLARI COCUKLARINA VERDIGIN ILACLARINA KOYUYORLAR. EGER FARKEDERSEN BU SEFER ONLARIN EN COK SEVDIKLERI CIKOLATALARINA, SEKERLERINE (VE YOGURTLARINA) KOYUYORLAR. DUYGUSAL YONUNU ISTISMAR EDIP KANLARINI TOPLAYIP GEN HARITANI CIKARTIYORLAR. VAR GERISINI SEN DUSUN...

AB ye mutlaka girmeliyiz!

Siniflar sardalya kasasi gibi...
60'sar 70'ser kisi sigisiyor cocuklarimiz.
Ogretmenlerimiz, ameleden az kazaniyor.
Bu sartlarda AB'ye girmemiz mumkun mu?
Degil.
Peki siz hic, bugune kadar Avrupa Birligi'nin bir defa olsun, "bu sorunu
coz, cozmezsen olmaz" dedigini duydunuz mu?
Ben duymadim.
Ama egitimle ilgili ne duyuyoruz hep?
"Ruhban Okulu'nu ac."

**

Sabahin 4'unde giriyoruz hastane kuyruguna... Kalp ameliyatina bile 6 ay
sonraya gun veriliyor...
Temel insan hakkimiz yok yani!
"Al su fonlari, hastane ac" diyor mu?
Demiyor... Ne diyor?
"Limanlari ac."

***

Bayramda 104 kisi daha oldu. Her yil kucuk bir Avrupa kenti kadar
insanimiz
yollarda heba oluyor.
"Yollarini duzelt" demesi gerekmez mi?
Gerekir... Ama o ne diyor?
"Ermenistan' a yol ac."

***

Resmi olarak 2.5 milyon, gayriresmi olarak 10 milyon issiz var Turkiye'de.
Fas'in Tunus'un Cezayir'in issizini aliyor.
Bize duvar.
Bi tek kimi aliyor bizden?
PKK'liyi.
Isci suclu. Terorist magdur.

***

Bolucu posteri tasiyana "dokunma" diyor.
Ataturk posteri asana "indir onu" diyor.

***

AB uyesi Ingiltere, kendi genelkurmay baskanina gore bile, "elalemin
ulkesinde isgalci."
Cit cikmiyor.
Bizim asker, "kendi topraklari uzerinde" ucak ucuruyor... Siddetli itiraz.
Kinama.

***

El ele verip, Canakkale'den Antep'e, Izmir'den Urfa'ya, katlettikleri
Turk'un haddi hesabi yok.
"Soykirimcisin" diyor.
"Degilim" demek yasak ustelik.

***

Kendi ulkesinin sartlarina gore kanun cikarmakla yukumlu olan Meclis,
"tercume burosu"na dondu... Trafik sucu bile islenmeyen ulkelerin
kanunlari
bire bir Turkce'ye cevriliyor.
Sonra ne oluyor?
It, ugursuz kol geziyor.
Namuslu vatandas korku icinde.

***

Farz edelim, Akmerkez'e gittiniz.
Ustunuz araniyor mu?
Araniyor... Cocuklarin bile araniyor.
Ama polis, suphelendigi bir kisinin ustunu arayabiliyor mu?
Arayamiyor.
Neden?
Cunku artik, hakim karari gerekiyor.
Akmerkez'deki guvenlik gorevlisinin hakim kararina ihtiyaci yok...
Devletin polisinin hakim kararina ihtiyaci var.
Buna "AB'ye uyum" deniyor.

***

Tatile gideceksiniz. ..
Mesela, Belcika'ya.
Vize vermek icin, tapu istiyor, banka cuzdani istiyor, gidis-donus ucak
bileti istiyor, kalacagin otelin rezervasyonunu istiyor, simdi yeni moda
cikti, kulaklarini gosteren fotograf istiyor.
Ama Fehriye orada.

***

H�l� bir terslik yok mu burada?

Kapilari carptiktan sonra kafayi carpmamak icin dusunmekte fayda var.*

*Kafani carp, kapiyi carpma**

"Kapiyi hizli carpip cikma. Geri donmek zorunda kalabilirsin" demis
buyuklerimiz... "Kapidan kapiya degisir" diye dusunebilirsiniz.
Degismez
aslinda. Bazen ofke, hirs ya da intikam, kalbinizi kapinin carpma
hizindan
daha hizli carpar.

Sevgilinizi, isinizi ya da en iyi arkadasinizi terk ederken carptiginiz
kapilar aynidir. Hepsinde geride biraktiginiz insanlar vardir. Onlari
"sizsizlige" mahkum edip mutlu olurken, farkinda olmadan kendinizi de
onlardan "eksiltmis" olursunuz.

Bazen carpma oncesinde "neden" sorusu gelir. Gelmezse bilin ki
carptiginiz
kapi bir daha size hic acilmayacaktir. Hayat politika gibi degildir.
Piskinlik ve yuzsuzluk kaldirmaz. Pismanliga bile esnekligi cok azdir.
Terazisi, "cikarlardan" cok, "duygularla" tartar. Kefenin birine kirik
bir
kalp koydugunuzda, digerine ne koyarsaniz koyun dengelemez. Kalp cam
gibidir. Kiriklari yapistirsaniz da izleri yok edemezsiniz.

Sevgilinizi, "sevgisizlikten" degil, "bencillikten" terk ediyorsaniz,
bundan
sonra carpacaginiz daha cok kapi var demektir. Her "carpinti"
hayatiniza
attiginiz bir carpidir. Bu carpi, matematikteki gorevini ustlenip
"artirici"
etki yapmaz. Gorevini, "eksi"ye devreder.

Isyerinizi, yeni bir is buldugunuz icin terk ediyorsaniz, kapidan
girerken
verdiginiz sozleri hatirlamaniz gerekir. Kimse hayatini ayni isyerinde
gecirmek zorunda degilse de, sozlerini tutmak zorundadir. Tabi bu
sozleri
tutmak kendi elinde oldugu surece...

Yasal zorunluluklari bir kenara atin. Patronun sizi Pazartesi cagirip,
Sali
gunu atma luksunu de... Patron sizi gonderirken, geride kalanlarin
durumundan cok kurumun devamliligini dusunur. Kurum yoksa is de yoktur.
Hedeflenen satisa, kara ve verimlilige ulasmadikca Pazartesi-Sali
dongusunden siyrilmak da mumkun olmaz.

Siz giderken durum biraz daha farklidir. Sevgilinizi terk etme
nedeniniz
isiniz icin de ortaya cikarsa "carpi" isaretinin "eksiltici" etkisi bir
kez
daha devreye girer. Elinizdeki isleri devretmeden, geride kalanlari zor
durumda birakarak "carparsaniz" bu kez birden cok kisiyi hayatinizdan
eksiltirsiniz.

En iyi arkadasinizi terk ediyorsaniz vay halinize. Kac kisinin "en iyi"
arkadasi vardir? "En iyi" arkadasi edinmek kac yillik emek ister? "Kac
yilda" edinilen "en iyi" arkadas, "kac saniyede" harcanir? "En iyi"nin
bosalttigi yeri doldurmak icin kac tane "iyi" gerekir?

Kapilari carptiktan sonra kafayi carpmamak icin dusunmekte fayda var.*

Bilmemki

BILMEMKI



Bir sonbahar sonunda gonderdim seni,

Bir kis baslangicinda zar zor gordum.

Bir ilkbahar basinda kavusurmuyum,

Bilmem ki ...

Senin yoklugunda gordum zavalliligi,

Senin ozleminde aski bir daha buldum...

Senin hasretinle yanacakmiyim daha,

Bilmem ki...

Ruyalarimda tutuyorum ellerini,

Sana hayalimde dokunabiliyorum.

Sende ozluyormusun beni,donecekmisin.

Bilmem ki...

Kadin Olmak Cok Zor Insan Olmakta

COCUGUNU OYLE KARSILA KI;
eve geldigi zaman, en guzel yere geldigini hissetsin....

ESINI OYLE KARSILA KI;
yanina geldigi zaman, en dogru insana kavustugunu hissetsin....

ANNENI OYLE KARSILA KI;
dogumundaki agrilari lezzetle takas etsin...

BABANI OYLE KARSILA KI;
omur boyu bir baska evlada imrenmesin...

FAKIRI OYLE KARSILA KI;
ona serdiginden buyuk, bir dua sofrasi sersin....

ZENGINI OYLE KARSILA KI;
Senin gonlunu gordugunde, kendi gonlunun fakirliginden kahretsin.....

(daha once yayinlandi mi hatirlayamiyorum ama cok hos oldugu icin paylasmak
istedim)
sevgiyle kalin....

__._,_.___

http://www.gruplar.info

Atesin dustugu yer

Tiyatrosever arkadaslara bir oneri; 18 kasim da profilo alisveris merkezinde levent kirca'nin ''atesin dustugu yer'' adli oyunu basliyor.Daha once izlemistim ve cok begendim sizlerde izlemek isterseniz;

18 Kasimdan itibaren cuma,cumartesi ve pazar gunleri keyifli dakikalar gecirebilirsiniz.

tavla okey isteyenler

duyuru tavla ve okeyde olsun oyunlarda olabilir mi kizlarla karsilikli oynariz haydi kizlar isteyenler destek versin msj bekliyorum :icelim: :1yes2:

Yazik bize!

Dunya “Matematik yerine ozguven dersi koyalim” diye tartisiyor, bizimkilerin tek derdi “Imam hatiplileri universiteye nasil sokariz”


16.11.2006

ABD’de 48 ulkeden 240 uzmanin katildigi uluslararasi zirvede gencleri 21’inci yuzyila hazirlamanin yollari masaya yatirildi. Gelecegin Okullari Dunya Zirvesi’nde Turkiye yoktu. Cunku Turk yetkililer o sirada, Ankara’da, kendi milli egitim surasini yapmaktaydi. Amerika’daki zirvede “Tarih, cografya dersleri yariya yariya azaltilsin; guncel konular ders olsun” cagrisi yapilirken Turk egitimine yon veren 17’nci Milli Egitim Surasi imam hatip lisesinin sorunlarina kafa yoruyordu. Iste ‘eller cikar aya, biz gider yaya’ halimizi anlatan iki farkli toplantidan satirbaslari...

Iyi ebeveyn olmayi ogretelim
ABD’nin Philadelphia kentindeki uluslararasi zirve, teknoloji devi Microsoft’un destegiyle yapildi. Ingiltere, Fransa, Almanya ve Italya gibi gelismis 48 ulkeden 240 uzmanin katildigi toplantida tum Uzakdogu ulkeleri ve Umman, Birlesik Arap Emirlikleri, El Salvador, Kolombiya, Kazakistan, Peru, Sili’den egitim bakanligi temsilcileri de yerlerini aldi. One cikan oneriler soyle oldu:

* Yeni nesilleri 21’inci yuzyila hazirlamak konusunda okuma, yazma ve aritmetigin temel alindigi geleneksel sistem yetersiz kaliyor. Egitim sistemi, 18 ve 19’uncu yuzyilda toplumun ihtiyaclarina gore sekillendi.

* Arastirmalar 3 ila 5 yasindaki cocuklarin yuzde 98’inin karsilastirmali dusunme yetenegine sahip oldugunu gosteriyor. 15 yasina geldiklerinde ise bu oran sadece yuzde 10’a dusuyor. Bunun nedeni egitim sistemlerinin geri kalmisligidir.

* Mufredatlardaki tarih, cografya, matematik, okuma ve yazma derslerinin agirligi yari yariya dusurulmelidir. Cocuklara ozguven asilayan ve yasam becerilerini gelistiren sosyal icerikli dersler verilmelidir. Dunya vatandasligi ve iyi ebeveyn olmanin yollari ogretilmelidir. Kuresellesme, cevre kirliligi, internetin gelisimi, bilgisayar ile robotik sistemlerin kullanimi ve dunya uzerindeki olasi etnik catismalar ders olarak ogretilmelidir.

* Cocuklari 21’inci yuzyilin mucadeleci toplumlarina hazirlamanin en iyi yollarindan biri guncel konularin ogretilmesidir. Kus gribi ogretilirken cocuklar hem cografya hem biyoloji hem de tarih ogreniyor.

Vazgecemediginiz Oje markasi ve rengi hangisi ?

Evet arkadaslar..soru gayet acik...

ilk olarak ben soyleyim... makyaj cekmecemde mutlaka her zaman

Renksiz bir parlatici
Metalik gumus oje
Metalik pembe oje
ve beyaz oje bulundururum

su anki kullandiklarim flormar no 102 (gumus rengi)
flormar no 222 (metalik pembe)
flormar no 16 (beyaz)

siz neler kullaniyorsunuz ?hangilerinden vazgecemiyorsunuz.... ve size gore vazgecilmez kilan nedir ?

Deniz Akkaya ve Hac !!!

Merhaba arkadaslar,

sanirim ana haber veya bilemiyorum magazin programi da olabilir.
Manken Deniz Akkaya'nin bir reportajini izledim.
Hac'ca gitmek istiyormus ama, kadin olarak tek basina gidemezmis,
yaninda 1.dereceden akraba bir erkek olmasi gerekiyormus, buna istinaden oda babasini ikna etmeye calisiyormus.

Neden kadin tek basina Hac'ca gidemiyo ve gitsede haciligi kabul olmuyor?
Kur-an'da bununla ilgili bir ayet varmi? :sm_confused:

Beni bu konuda aydinlatan olursa cok sevinirim.

Paylasimlarimizin devami dilegi ile...

bunu anlayan bir dahi oldugunu ispat eder :D

http://ultrashare.net/hosting/fl/0e960b7f9b/

filmi download edin izleyim bakalim :)))

Kadinin ozgurlugu

Kadinin ozgurlugu




Cogumuz, ozgur olmak icin evleniyoruz. Kiz-erkek arkadasliginin bile yasak sayildigi bir toplumda, sevgilini koluna takip baba evine gitmekten daha buyuk bir ozgurluk olur mu? Yasiniz kac olursa olsun, sevisemiyorsunuz, sokaklarda ozgurce el ele, sarmas dolas yuruyemiyorsunuz, aksam gec saatlerde eve gelemiyorsunuz, sevgilinizle yolculuga cikamiyor, tatile gidemiyorsunuz... Yapamayacaginiz oyle cok sey var ki, iste butun bu seyleri yapmak ozgurluk oluyor, evleniyorsunuz.

* Neyi yasaklarsaniz, onu elde etmek ozgurluk sanilir. Bir kiz icin genclik yillarinda en onemli gorunen ozgurluk, bir erkekle rahatca gezmek ve sevisebilmektir. Bunu da ancak imza atarak yapabilirsiniz.

* Oysa imzayi attiniz mi artik siz "evli bir kadin"'sinizdir. Evli bir kadinin yapacaklari ve yapamayacaklari, hem yasalarla hem yazisiz toplum kurallariyla sinirlandirilmistir. Calisan, ozgur bir kadin bile artik bir is arkadasiyla bir is yemegine cikarken huzursuz olur... O artik "evli bir kadin" dir.

Evet, bir is yemegi cok dogal bir durum ama gorenler ne der? Ya kocasinin arkadaslarindan bir goren olursa, ya kocasini aldattigini zannederlerse?

* Esit kosullar ve kurallarla, esit deger yargilariyla bir evlilik... Neden olmasin? Olursa da hos olur herhalde. Bir sure sonra yine ozgurluk canlari calar. Eve kapatilmissinizdir, kocaniz disarida ozgurce gezerken, siz dort duvar arasinda sikintidan patlarsiniz. Maca gider, aksamlan barlara ugrar, is yolculuklarina cikar, arada capkinliklarini yapar, parasini istedigi gibi savurur, harcar... Size sevgi, sefkat gostermez olur... Siz de en dogal durumlari yasamak istersiniz, ozgur olmaniz gerekir... Bosanirsiniz.

Artik ozgursunuzdur. Bir is bulur, minik bir ev tutarsiniz. Ya da baba evine donersiniz. Para sikintiniz vardir, ama onemli degildir. Dilediginiz gibi yasayacaksinizdir... Uc bes gun sonra anneniz soyle der: "Kizim sen spiral taktirmamis miydin, artik gerek yok nasil olsa, doktora gidelim de cikart onu."

Anneniz size caktirmadan, soyle demektedir, "Evli olmadigina gore, bir sevgilin de olmayacak ve elbette evlenene dek kimseyle sevismeyeceksin."

Bir de kucuk cocugunuz vardir. Cocugun hastaligi ile; bakimi, okulu ile hep siz ugrasirsiniz. Babasi bir gun bile cocugum hasta diye isinden izin almaz. Siz isteyken cocugunuza anneniz bakiyorsa, zaten artik annenize esir olmussunuz demektir. Evli, sahipli kizinin cocuklarina hic yuksunmeden bakan anneler, bosanmis kizlarinin cocuklarina karsi daha isteksizdirler nedense. "Aptal kizlari, yuvasini bozmustur. Tek basina kalmistir. Deli gibi calisip, bosu bosuna kendisini hirpalamaktadir. Rahat batmistir ona, rahat!"

Anneler torunlarini okul cikisinda alirlar. Ama isten cikar cikmaz eve donmeniz gerekir. Birkac gece eve donmezseniz, anneler ve babalar ayni genc kizliginizdaki gibi sinirlenirler. "Cocuklu bir kadinsin sen, yoksa bir sevgilin mi var!" Anneler ve babalar, kizlari 30'unu asmis bile olsalar, evli degilseler, bir baska erkege asla tahammul edemezler.

* Anneler- babalar, kizlarini yasatmazlar.

Cevremde o kadar cok bosanmis kadin var ki, hele cocuklari da varsa, ucuncu esaret hayatlarini yasiyorlar. Anneler, kizlari basinda seffaf hareleri ile, kutsal bakire olarak, televizyonun karsisinda otursun, orada ikinci bir beyaz atli prensi beklesin istiyorlar. Hic psikiyatrlara danistiniz mi, depresyon geciren genc kadinlarin sayisi ne diye...

Sekiz Harf,uc Hece, Tek Kelime...

[font="Book Antiqua"]Beklemek....."

Bakmayin oyle sekiz harf, uc hece, tek kelime olduguna... ne anlamlar barindirir icinde... ve ne zor bir kelimedir... hem soyleyen... hemde soyleten icin... bekleyen bekler, bekleten bekler...

Beklemek... beklersin elin telefonda... bir ses, bir nefes... simdi dersin.. ha simdi... beklersin... gelmez uzulur... gelir sevinirsin... birde ansizin gelenleri vardir, pat diye calar telefonun.. dunyalar nasil senin olur ki... gelen zaten dunyan degil midir?...

Beklemek... gozun yollarda, kapilarda... belki dersin, su yoldan karsima cikar.. bugunde burdan gideyim... beklersin calan her kapi zilinde onu gormeyi... evini dahi bilmedigi halde beklersin... acarsin kalirsin oylece... ve beklemek cokda huzunlu bir siirdir...

Beklemek... tum benliginle, tum hasretinle... gelecegini bildigin icin beklersin... hasretlerin hasrette... hasret cektiren hasret degil mi?... beklersiniz... birgun dersin.. gelecek... gitmeyecek... o an’ in heyecani ile beklersin... ve dusununce nasilda sevinc sarar her yanini.... hayali bile boyle iken... kendisi nasil olur dersin... ve beklemek cokta guzeldir gelecek olan icin...

Beklemek, beklemektir... ve beklemek, bekleyen ile bekleten arasinda bir bagdir aslinda...

Kimi zaman huzun olur... kimi zaman sevinc ve heyecan... karar size kalmistir... hangisini secersen o anlamda beklersin... bana sormayin... yazan
benim... siz hangi beklemek ile beklersiniz...[/FONT]