18 Nisan 2007 Çarşamba

onerilerinizi bekliyorum

selam arkadaslar
sizden bir arkadasim adina yardim istiyorum.
Arkadasim 12 yillik evli.Izmir de oturuyor.Ikiz cocuklarindan biri dogustan sakat.11yasinda yavrum.Ellerini ve ayaklarini kullanamiyo.Kendi basina hic bir isini yapamiyo.isin en aci tarafi esinden yedigi dayak sonrasi oglunun biri boyle sakat kaliyo.Ama baba tam dayaklik.Oglundan utaniyo.Arabasiyla bile gezdirmekten utaniyo.Sanki o cocuk onun degilmis gibi.Aksam arkadasla msn de karsilikli agladik.Doktora gitmisler.tahliller ve emarlar sonucu omur boyu duzelmez demisler.Arkadasin butun hayelleri yikilmis.Ustune birde kaynanasi bunun sorumlusu sensin demis ve doktora kizida goturmemisler.Oda kaynanasiyla kavga etmis.Oglun dovdu sakat kaldi ben mi sorumlu oldum simdi demis.Bide aksam kocasi sen anamla neden kavga ettin diye girismis kiza.Bosanma sozkonusu olamiyo bile.Cunku cok gaddar bir aile inanin.Kaynana sakat olan cocugu kendi uzerine kaydetmis.Saglik haklarindan yararlansinlar diye.Cocugu gostermemekle tehtit ediyolar.Kafayi yemis arkadasim artik.Ancak olursem kurtulurum bunlardan diyo.Cok konustum aksam ama ikna edemedim.Verebileceginiz bir oneri benim ona yardim etmeme yarayabilir.Yazilarinizi bekliyorum.Acil....

*Ruh kanseri*

*Ruh kanseri*

Nazan Arda gecen hafta 55 yasinda oldu. Gogus kanseriydi.
Ameliyat icin gittigi Amerika'da bir gogsu alinmisti.
Dondukten 11 yil sonra beyin kanamasi gecirdi.

Beyninde de tumor vardi.
Pes pese gecirdigi iki ameliyatin ardindan komaya girdi ve
kurtarilamadi. Gazetedeki fotografinda, elinde bir ayicikla
gulumsuyordu.

"Ayicik", kendisi 4 yasindayken vefat eden annesinin
armaganiydi.
Nazan Arda, oyuncak ayisini 51 yil boyunca hic yanindan ayirmamisti.
Karacaahmet'e gomulurken ayicigini da
yaninda topraga verdiler. Burada Nazan Arda'yi anmamin nedeni, 11
yil once Amerika'ya ameliyata giderken yazip esine
biraktigi olum ilani...

Ecel, beklediginden gec gelmis, ama bosandigi esi vasiyete
uyup kendi kaleminden vefat ilanini gazetelere vermis. Ilan
soyle :
*"Su anda Tanri'ya teslim etmis oldugum ruhumu, omrumce tum
sevdiklerim icin mukemmeliyetcilik adina cok hirpaladim.
Kendimi sevecek ve ozgurluk taniyacak vaktim olmadi. Bilmem
o cok ugras verdigim 'ozel biri' olabildim mi? Rahatsizlik
vermekten her zaman cekindigim sizleri bugun (...) beni
ugurlamaniz icin bekliyor, hepinizi cok seviyorum."*

Ilanin kosesinde kucucuk bir fotograf var: Nazan Arda' nin
ayiciginin fotografi. Metni okuyunca bunun bir vefat
ilanindan cok pismanlik beyani oldugunu dusundum. Baskalarini mutlu
edebilmek ugruna kendinden vazgecmis , "rahatsizlik veririm"
kaygisiyla benligini tarumar etmis , ruhunu doyasiya saliveremeden can
vermis "mukemmeliyetciler" icin kaleme alinmis bir agitti bu...

Nazan Arda, ugruna bir omur adadiklarindan, belki de ilk ve
son kez bir "rahatsizlik" rica edip cenazesine cagiriyordu.
Torene kac kisi gitti bilmiyorum; ama ilani verenin,
"bosandigi esi" olmasi, o cok ugras verdigi "ozel biri"
olup olamadigi sorusunu yanitliyordu.

Baskalarini seveyim derken, kendini sevecek vakti
bulamamisti. Son yolculugunda yaninda sadece vefakar ayicigi
vardi. Arda'nin fizyolojik hastaligina oldugu kadar
psikolojik rahatsizligina da teshisi Jean Baudrillard
koyuyor :
( "Tam Ekran", YKY, 2002, s.10 )
Fransiz felsefeciye gore, vucudumuzdan butun biyolojik
dusmanlari, mikroplari, parazitleri atarsak, nasil savunma
sistemi bozulan bedende hucreler birbirini kemirmeye baslar
ve kanser tehlikesi dogarsa, ruhta da ayni sey oluyor :
*"Surekli pozitif olacagim" diye elestirel ogeleri
benliginden uzak tutan, negatif duygulari dislayan her
ruhsal yapi, kendi kendini yiyerek felakete surukleniyor.
Elestirel dusunce ise, krizi damitma yetenegi sayesinde bu
felaketi onluyor.*
Benim yukaridaki ilandan ogrendigim su: Butun varolusunu
"Beni begenecekler mi ?"
"Beni seviyor mu ?" "Rahatsiz eder miyim ?" kaygisi uzerine
kuruyorsan, bil ki sonun husran. Bir kucuk serzenis, siradan bir
tenkit ya da kadirbilmezlik, acilar pahasina kurdugun o "mukemmel
kale" yi yerle bir edebilir. Olum ilanini kaleme alacagina
azat et kendini...

Seni, sen diye kabul edip sevecekleri sev. Elestirki onun
icin "ozel biri" olabilesin.
Kendini, kendine begendir herkesten once....
Kimseye begendirmek icin de kendinden vazgecme.
Aciyi goze al, cunku Dostoyevski' nin dedigi gibi ,
"Insanin ruhunu yucelten bir aci, ucuz bir mutluluktan
evladir."
*Can Dundar*

Yolumuzdaki Engeller...

Yolumuzdaki Engeller...

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun uzerine kocaman bir kaya koydurmus, kendisi de pencereye oturmustu.
Bakalim neler olacak diye gozluyor...

Ulkenin en zengin tuccarlari, en guclu kervancilari, saray
gorevlileri birer birer geldiler, sabahtan oglene kadar. Hepsi kayanin etrafindan dolasip saraya girdiler.
Pek cogu krali yuksek sesle elestirdi. Halkindan bu kadar vergi aliyor, ama yollari temiz tutamiyordu.

Sonunda bir koylu cikageldi.
Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sirtindaki kufeyi yere indirdi,
iki eli ile kayaya sarildi ve ikina sIkina itmeye basladi.
Kan ter icinde kaldi ama, sonunda, kayayi da yolun kenarina cekti.
Tam kufesini yeniden sirtina almak uzereydi ki, kayanin eski yerinde bir kesenin durdugunu gordu.
Acti... Kese altin doluydu. Bir de kralin notu vardi icinde...
"Bu altinlar kayayi yoldan ceken kisiye aittir." diyordu kral.

Koylu, bugun dahi pek cogumuzun farkinda olmadigi bir ders almisti.

"Her engel, yasam kosullarinizi daha iyilestirecek bir firsattir."

turkiyeden guiness rekorlarina adaylar

REHA MUHTAR-Yetiskin, saglikli bir sigiri 4 soruda yere yikma rekoru.
TANSU CILLER- 1 cumle icinde en cok pot kirma rekoru.
DENIZ BAYKAL -Baraj altinda en cok kalma rekoru.
HINCAL ULUC- Kahkaha atarak cam surahi parcalama rekoru.
FATIH TERIM- Italya'da 1 sene icinde 2 kere tahta gecip 2 kere tahttan
indirilen tek imparator olma rekoru. Ayrica, sadece mimiklerini kullanarak
bir maci basindan sonuna anlatabilme rekoru.( Uzatma ve penaltilar dahil )
BEYAZ- Cagla'dan ayrilabilme rekoru.
VJ'LER- 10 dakikada 20 kere "evet"le baslayan cumle kurabilme rekoru.
HULYA AVSAR- Bir koltuga bostan tarlasi sigdirma rekoru.
BANU ALKAN- Sarki soyleyerek bir gol dolusu kurbagi kacirma rekoru.
MAIL BUYUKERMAN- Konusu ne olursa olsun her soruya mankenlerden bahsederek cevap verebilme rekoru.
AJDA PEKKAN- Hicbir vesikalik fotografi birbirine benzemeyen kadin rekoru.
MUSTAFA TOPALOGLU- Uzaya cikmamis tek uzayli rekoru.
OKAN BAYULGEN- 2 saatlik bir canli yayinda en cok insan asagilama rekoru.
ORHAN PAMUK- En cok sattigi halde en az okunan yazar olma rekoru..
ERKAN MUMCU- En hizli cikis, en hizli firca yeme ve en hizli ozur dileme rekoru.
MUSTAFA DENIZLI- Bir sonraki sezonun Avrupa maclari icin bu sezon 6
Sampiyonlar ligi macinda takimi saklama rekoru.
AHMET CAKAR- Telegol programinin 1 dakikasinin bile olaysiz ve gerilimsiz
gecmemesini saglama rekoru.
DEMIREL- 40 yil ulke yonetip hicbir terslikten sorumlu bulunmadigini ve, ulke
icin hala umut oldugunu iddia edebilme rekoru.

Aldatan erkekler her zamanki gibi davranmazlar

Aldatan erkekler her zamanki gibi davranmazlar. Degismeye, eslerini elestirmeye baslarlar ve yaptiklarini hakli gostermek icin cesitli yollara basvururlar. Seninle dergisi kasim sayisinda bu konuyu masaya yatirdi.



Dunyada Hillary Clinton’in basina geldi, Jackie Kennedy ve hatta Prenses Diana’nin da... Turkiye’deyse Hulya Avsar dahil pek cok isim biliyoruz esi tarafindan aldatilan... Aldatilmak yeterince kotu... Ama kadinlari, eslerinin kendilerini aldatmalarindan ote kiran bir sey daha var: Erkeklerin yaptiklarinin ustunu ortmek icin kullandiklari yalanlar...

Tabii, kadinlar arasinda da aldatanlar var. Ancak kadinlar belli bir noktada erkeklerden ayriliyor: Aldatan kadinlar esleri suphelenmesin ve uzulmesin diye ellerinden gelen her seyi yapiyor. Oysa erkekler bunun tam tersi bir yontem uyguluyor. Bir iliskileri oldugunda, eslerine karsi olan davranislari tamamen degisiyor. Daha cok kavga cikariyor ve eslerinde aslinda bir zamanlar taptiklari her seyi elestirmeye basliyorlar. Ustelik bu sirada bir kadinin en cok onem verdigi "guven" duygusunu da soyledikleri yalanlarla altust ediyorlar. Bakalim ornekleriyle verecegimiz bu yalanlar ve davranis degisIklikleri neymis ve aslinda ne anlatiyormus. ..

Zaten artik sana hicbir seyi begendiremiyorum!

Eskiden kadin televizyonun karsisinda oturmak yerine disari cikmak istediginde erkek cok tepki gostermezken, artik en ufak istek karsisinda bile ortaligi ayaga kaldiriyor. Sonra kadin gercekten sinirlenmeye ve bagirip cagirmaya basladiginda, hep ayni seyin oldugunu, karisinin her seyi abarttigini soyleyerek kendisini hakli cikariyor. Boylece amacina da ulasmis oluyor!

Peki, bunun arkasinda yatan nedir?

Uzmanlara gore, "Erkekler kendilerini yaptiklarindan oturu kotu hissetmeye basladiklarinda, eslerinin kendilerine bagirmalari sonucunda rahatliyorlar. " Kisacasi, erkekler esleri kendilerine ne kadar cok bagirirsa, sucluluk duygularini o kadar iyi bastirmayi basarabiliyorlar. Iste erkekler bu sayede kendilerini gunah kecisi olarak gostererek, eslerini aldatmaya devam ediyorlar ve bunu yaparken de kendilerini cok hakli goruyorlar.



Sen beni anlamiyorsun!

Erkegin esine soyleyebilecegi tipik cumlelerden biri daha... Bunu arkadaslarinin, hatta sevgilisinin yaninda daha da cok acarak anlatan erkek soyle diyebiliyor: "Uzun zamandir dusuncelerimiz birbirinden iyice farklilasmaya basladi" ya da "Davranislariyla beni sIkistirmaya ve bogmaya basladi"... Bu sozlerle erkek kendini hakli cikarmaya calisiyor ve genc sevgililere yoneliyor.

Peki, bunun arkasinda yatan nedir?

Maalesef cok da hos olmayan bir sey: Erkekler yaslanmaya basladiklarini dusunduklerinde kendilerini daha genc hissettiren kadinlara yoneliyorlar. Uzun yillar cok hoslarina giden yasamlari birden sIkici olmaya basliyor. Evi temizleyen, cocuklara bakan, yemek pisiren, evde her seyin yolunda gitmesini saglayan kadinlar artik eslerinin beklentilerini karsilayamaz hale geliyor.




Yatakta artik her sey kotu!

Erkek aniden yatakta olup biten her seyden eslerini sorumlu tutmaya baslayabiliyor. Ornegin, yataga girdiklerinde surekli esnemeye baslamasini esine m�l etmeye calisiyor. Ayrica soyle bir tezi savunuyor: "Uzun yillar ayni evi paylasan eslerin cinsel hayatlarinda yari yariya azalma gorulur."

Peki, bunun arkasinda yatan nedir?

Tabii, sevgiliyle cinsellik baska olur. Ancak erkekler bu durumlarda su yanilgiya kapilirlar: Otel odalarinda yasanan o guzel anlar sadece sevgilileri sayesinde olmaz! Burada da yine iki kisiye ihtiyac vardir. Ama bunu sadece genc sevgililerine baglayan erkekler, cok gecmeden bu konuda da yanildiklarini anlarlar.




Kadin neredeyse boynuma atladi!

Erkek yakalandi, artik her sey ortada. Ama pes etmiyor ve buna ragmen yalan soylemeye devam ediyor. Tabii "Hayir" da diyebilirdi. Ama kadin bir anda onun boynuna atlamisti ve "Hayir" diyememisti. Her sey bir anda oluvermisti. Iste bu noktada bile, erkekler kendilerini hakli cikarmayi basarmaya calisiyorlar.

Peki, bunun arkasinda yatan nedir?

Bu tarz yalanlara ozellikle disariya karsi guclu egolari olan, ancak evde eslerinin daha baskin ciktigi erkekler basvuruyor. Bunun sonucunda erkekler ya surekli aldatma eyleminde bulunuyorlar ya da kulaga ne kadar ters gelse de, kiskanclik krizlerine giriyorlar.



Onunla daha fazla beraber olmak gercekten imkansizdi!

Eger aldatma artik saklanamayacak boyutlara geldiyse, erkek disari karsi kendisini melek gibi gostermeye kalkisir. Boylece esinin kendisine yasakladigi seyleri yeniden yapabildigi icin kendini masum bir karaktere burumeye calisir.

Peki, bunun arkasinda yatan nedir?

Bu durum aslinda erkeklerin kendilerini dis dunyaya karsi kotu biri olarak yansitmak istememelerinden kaynaklanir. Sevgiliye karsi da potansiyel guvenilmez adam olarak gorunmek istemeyen erkekler, rahatlikla boyle bir yalana basvururlar. Ancak gercek biraz daha farklidir. Erkekler bir sonraki sevgililerine de eslerine yaptiklari ayni seyi yapar, yani onlari da aldatirlar!



Sizce bu aciklamalar ne kadar dogru


Bir gecelik aldatmalardan, uzun sureli iliskilere.. .
Erkekler gercekleri bilmek istemezler, kadinlar bilmek isterler.

Erkekler: Yuzde 11-Evet
Kadinlar: Yuzde 30-Evet


Esim bir kere kendisini aldattigimi yakaladi.
Artik daha dikkatli olurum.

Erkekler: Yuzde 34-Evet
Kadinlar: Yuzde 28-Evet


Yalan soyleyenlerin her zaman iyi bir hafizasi olmalidir.
Bu benim icin cok stresli olur.

Erkek: Yuzde 3-Evet
Kadin: Yuzde 7-Evet


Eger esim daha az cinsellik istiyorsa, o zaman suphelenirim.

Erkek: Yuzde 62-Evet
Kadin: Yuzde 69-Evet


Eger esim beni aldattiysa ve baskalarina da bu yaptiklarini anlattiysa,
o zaman ondan hemen ayrilirim.

Erkek: Yuzde 37-Evet
Kadin: Yuzde 33-Evet

Insanlara; "Seni seviyorum" demek icin, olumu beklemenize gerek yok,

SENI SEVIYORUM DEMEK ICIN GEC KALMIS DEGILSINIZ...

--------------------------------------------------------------------------------

Inanc Tarihi dersimin ogrencilerinden biriydi Tommy. Uzun sacli, degisik bir gencti. Sinifta benimle en cok tartisan ogrenci oydu. Tanri'ya kayitsiz sartsiz inanmayi kabullenmiyordu. Mezun olurken bana imali, imali; -"Gunun birinde Tanri'yi bulacagima inaniyor musun hocam? " dedi. -"Hayir" dedim, yavasca. -"Yaaa" dedi. "Oysa senin, bu derste Tanri'yi pazarladigini saniyordum hocam..." Kapidan cikip gitmek uzereyken arkasindan bagirdim: -"Tanri'yi bulabilecegini dusunmuyorum. Ama o seni mutlak bulacak bir gun, eminim." Tommy, omuzunu silkip yurudu...

Mezuniyetten sonra izini kaybetmistim ki, aci haberi kendisi getirdi bana...Olumcul kansere yakalanmisti. Odama girdiginde; zayiflamis, cokmustu... Kemoterapi, o uzun saclarini dokmustu... Ama gozleri hal� piril pirildi... -"Birkac haftalik omrum kalmis hocam" dedi. -"Sana bir sey sorabilir miyim?" dedim. -"Tabii" dedi, "Ne ogrenmek istiyorsun?"

-"Sadece 24 yasinda olmak ve olmekte oldugunu bilmek nasil bir sey?" -"Daha kotusu olabilirdi.. . 50 yasinda olmak, kafayi cekmek, kadinlarla beraber olmak ve muthis paralar kazanmayi, yasamak, sanmak gibi..." Sonra niye geldigini anlatti...

"Okulun son gunu sana Tanri'yi bulup bulamayacagimi sormus; "hayir" yanitini alinca sasirmistim. Sonra, "ama o seni bulur" dedin.Iste bunu cok dusundum. Doktorlar cigerimden parca alip kotu huylu oldugunu soylediklerinde; Tanri'yi aramayi ciddiye aldim birden.Habis ur, diger hayati organlarima yayilmaya baslayinca, sabahlara kadar dualar etmeye basladim. Hic birsey olmadi. Bir sabah uyandigimda; ilahi bir mesaj alma yolundaki umutsuz cabalarimdan vazgeciverdim aniden. Omrumun geri kalan vaktini; Tanri, olumden sonra hayat falan gibi seylerle gecirmeyecektim. Daha onemli seyler yapma karari aldim. O zaman gene seni dusundum...

"En buyuk mutsuzluk, sevgisiz bir hayat surmektir, bundan daha kotusu de bu dunyadan, sevdiklerine "Seni seviyorum" diyemeden gitmektir" demistin... Son gunlerimi bu eksigi gidermekle harcayacaktim iste... En zorundan basladim.Babamdan." Oglu yanina geldiginde; babasi, gazete okuyormus. -"Baba, seninle konusmam lazim" demis Tommy.

-"Peki, konus oglum" -"Yani, cok onemli bir sey..." Babasi, gazeteyi 10 santim indirmis o zaman asagi; - "Neymis o bakalim?" -"Baba, seni seviyorum. Bunu bilmeni istedim." Tommy, gulumsedi, arkasini anlatirken. Babasinin elinden yere dusmus gazete.Hayati nda hic yapmadigi iki seyi yapmis. Tommy'ye sarilmis ve aglamis.Sabaha kadar konusmuslar.

Babasi, ertesi sabah ise gitmek zorunda oldugu halde... "Annem ve kardesimle daha kolay oldu" diye devam etti Tommy."Onlar da bana sarilip agladilar. Yillardir bana soylemedikleri, soyleyemedikleri seyleri anlattilar. Butun bunlari yapmak icin bu kadar gec kalmis olmama uzuldum sadece... Olumun golgesi uzerime dusunce; kalbimi aciyordum, bana, aslinda cok daha yakin olmasi gereken insanlara..."

Nefes aldi Tommy." Bir gun baktim, Tanri, orada.Hemen yani basimda duruyor.Ona yalvardigim zaman, bana gelmemisti. Onun kendi programi vardi, kendi bildigi gibi yapiyordu. Gercek olan su ki, hakliydin.Ben, onu aramaktan vazgectigim halde, gelip, beni bulmustu."

- "Tommy" dedim. "Sandigindan cok onemli seyler soyluyorsun, tum insanliga.Sen, Tanri'yi bulmanin en emin yolunu anlatiyorsun. Onu, sadece kendine ayirmak, sadece ihtiyac duyunca aramak ise yaramaz.Ama hayatini sevgiye acarsan o, gelir seni bulur. Bunu anlatiyorsun farkinda misin?"

Devam ettim; "Tommy, bana bir iyilik yapar misin, bunlari gelip sinifimda da anlatabilir misin?" Bir gun tespit ettik. Ama Tommy gelemedi o gun. Olumle hayati sona ermemisti tabii.Sekil degistirmis, buyuk bir adim atmisti sadece.Inanmaktan, gormeye gecmisti.Olumunden once son bir defa konusmustuk.

-"Soz verdigim derse gelemeyecegim, halsiz ve bitkinim hocam" demisti.. -"Anliyorum Tommy !" -"Benim yerime onlara sen anlatir misin hocam, sen anlatir misin? Herkese, butun dunyaya, benim icin anlatir misin?" -"Anlatirim Tommy" dedim. "Anlatirim, merak etme!"

Insanlara; "Seni seviyorum" demek icin, olumu beklemenize gerek yok, simdi, hemen simdi baslayabilirsiniz .Baslayin ki, hayatiniz guzellessin, zenginlessin. .Hem, simdi baslamazsaniz, belki de hic soyleme sansiniz olmayabilir. ..

19 Kasim Peruye Ozel Bulusma

:1shok: SEVGILI ARKADASLAR CANLARIM BENIMM:emir_bebek:

kizlar konuya hemen girim 19 kasim ASK-PERINE OZEL SUPRIZ TOPLANDIMIZ VAR HEM 24 KASIN PERI NIN DOGUM GUNU ISTEDIKKI BU GUZEL GUNUNDE TOPLANALIM HEM YENI ARKADASLARLA DA TANISMIS OLURZ MALUM KIS GELDI BAHARA KADAR BULUSMAK ZOR OLUR O YUZDEN DERIMKIZ KIZLAR 19 KASIM TOPLANALIMMMM HEPINIZI BEKELRIM:mymeka: TAMAMI
YER TAKSIM( YAPI KREDI BANKASININ YANI SIMIT SARAYI)
SAAT:13,00
TARI:19-11-2006

HAYDIN KIZLAR HEE BU ARADA MENUDE YAPRAK SARMASI ELAMLU PASTA VARRR:1yes2:

Kucugude ayni anacim

Matematikciler nelerle ugrasiyor

Matematikciler nelerle ugrasiyor.....

COK ENTERESAN

Once hesap makinenizi hazir edin.

Ev telefonunuzun ilk 3 rakamini yazin, (alan kodu
kullanmayiniz!)
Bu 3 basamakli sayiyi 80 ile carpin, 1 ekleyin, 250 ile carpin.

Ev telefonunun son 4 rakamindan olusan 4 hanelisayiyi ekleyin,

ayni 4 haneli sayiyi bir daha ekleyin,

250 cikartin ve

2 ye bolun...

SONUC SASIRTICI

Makyajsiz Bir Kadinla 60 Yil...

MAKYAJSIZ BIR KADINLA 60 YIL...

Aldatmalarin, ihanetlerin, iliskileri yenilemeye yonelik taze kanlarin siringa edildildigi, besbin kisiyle oldugunu soyleyerek ovunenlerin yasadiklari dunyanin cok uzaginda, dudaklarina hic ruj surmemis, makyajsiz bir kadinla 60 yil yasadi o...Ecevit

21 yasinda evlendi...

81 yasinda oldu...

60 yil evli kaldigi karisini hic aldatmadi...

Kuru fasulye ve pilavi cok sevdi...

Evlilik teklifini, karisina kuru fasulyecide yapti...

Hani daldan dala konan erkeklerin bir sozu vardir...

"Her gun kuru fasulye pilav yenmez..."

O ise ne kuru fasulye pilavdan, ne de 60 yil ona kuru fasulye pilav pisiren kadindan vazgecmedi...

6 gunde birbirinden sikilan, muthis buyuk asklarin yasandigi gunumuzde, 60 yil birbirlerinden sikilmamislar miydi acaba hic?..

Hic baskasini aramamislar miydi?..

Hic baska dunyalara, yonelmeyi dusunmemisler miydi?..

Yoksa makyajsiz olan, sadece kadinin yuzu degil, asklarinin kendisi miydi?..

Reha Muhtar

Sapik anneye cezaevinde feci dayak

http://www.24haber.comSapik anneye cezaevinde feci dayak

Izmir'in Menderes Ilcesinden baygin halde getirildigi hastenede iskence gordugu belirlenen 17 aylik N.N.B.'nin annesi F.B.'nin ilk gece cezaevinde diger kadin mahkum ve tutuklular tarafindan feci sekilde dovuldugu ortaya cikti.

Gecen cuma gecesi Menderes Ilcesine bagli Yenikoy'de oturan ve para karsiligi erkeklerle birlikte oldugu ileri surulen 36 yasindaki F.B., surekli aglayan 17 aylik kizi N.N.B.'yi Tepecik Egitim Hastanesi'ne goturmustu. Hastanedeki kontrollerinde N.N.B.'nin, belinde, basinda, bacaklarinda, goz kapaklarinda, kalca kisminda asiri morluklara rastlanirken, bunlarin dusme sonunda olmadigi, kucuk kiza uygulanan siddet sonucu olustuklari belirlenmisti. Ayrica N.N.B.'in tecavuze ugradigi da adli tip raporuyla belirlenmisti.

Olayin ardindan gozaltina alinan anne F.B. ile ayni evde kaldigi 40 yasindaki M.D., 41 yasindaki Y.V. ile bekcilik yapan 69 yasindaki A.A. da sevkedildikleri nobetci mahkeme tarafindan tutuklanmislardi. Avukatinin bir ust mahkemeye yaptigi itirazi uzerine tutuksuz yargilanmak uzere serbest birakilan anne F.B. ise, gecen pazar gunu ikinci kez tutuklanarak cezaevine gonderilmisti.

Savciya cezaevinde linc edilme korkusu yuzunden tutuklamamasi icin yalvaran anne F.B.'nin korktugu basina geldi. Yeni bolum 3'teki aralarinda yankesicilik, yaralama, adam oldurme, gasp ve hirsizlik suclarindan yatan kadin mahkum ve tutuklularin bulundugu kogusa konulan F.B., ayni gece mahkumlarca ellerine gecirdikleri nesne ve tekme tokat dovuldu. Vucudu ve yuzu aldigi darbelerle yaralanan F.B.'yi kadin infaz koruma gorevlileri kadin mahkumlarin elinden guclukle aldi. Cezaevi revirinde tedavisi yapilan F.B., daha sonra tekrar ayni kogusa kondu. Cezaevi yonetimi tekrar olasi bir linc girisiminin yasanmamasi icin F.B'in basinda 24 saat boyunca kadin infaz koruma memuru dikti.

ESINDEN BOSANIYOR

Dort yildir F.B., ile evli olan bir hastanede ozel temizlik sirketinde calisan Muharrem Budak da, bosanmak icin harekete gecti. Avukati Mustafa Tekin'e bosanmak icin vekalet veren Budak, "Boyle bir kadinla evli oldugum icin cok pismamin" dedi. Budak'in avukati Mustafa Tekin, bugun cezaevine gidip, F.B., ile bosanma davasini gorusmek istedi. Yuruyecek durumda olmadigi icin Mustafa Tekin ile bugun gorusmeyen, F.B.'in yarin gorusme yapacagi ve bosanmak icin vekaleti verecegi belirtildi.

ESI DE ARANIYOR

17 aylik N.N.B'nin annesi F.B'ye fuhus yaptirdigi iddiasiyla tutuklanan Y.V.'nin esi Z.V.'nin de olaya karistigi iddiasiyla arandigi bildirildi. Sorusturmayi yuruten Menderes Ilce Jandarma Komutanligi ekipleri, N.N.B'nin annesi F.B. ile tutuklu Y.V, M.D. ve A.A.'nin ifadeleri dogrultusunda, olayla ilgili calismalarini surduruyor.

Ifadeleri inceleyen jandarma ekipleri, F.B.'ye fuhus yaptirdigi iddiasiyla tutuklanan Y.V.'nin esi Z.V.'yi de olaya karistigi iddiasiyla aramaya basladi. Buca'da bir adrese baskin yapan jandarma timlerinin, Z.V.'yi bulamadigi, arama calismalarini surdurdugu belirtildi.
[/color][/color][/url][/size][/size][/color]

Saddam iste boyle idam edilecek

Ingiliz The Times gazetesi Sii katliami nedeniyle alinan idam cezasinin Ocak ayi sonunda gerceklesecegini yazdi


08.11.2006



Irakli hukumet kaynaklarindan alinan bilgiye gore idam icin hazirliklar da tamam. Buna gore,

* Idam Siiler’in istedigi gibi Firdevs Meydani’nda degil, guvenli Yesil Bolge’deki bir Irak hapishanesinde gerceklesecek.

* Daha onceden belirlenen magdur yakinlari ile Irakli hukumet yetkilileri infaz sirasinda hazir bulunacak.

* Saddam, turuncu bir kiyafetle Guantanamo’daki esirler gibi giydirilecek. 3-4 yargic idam oncesinde Saddam’a haklarini okuyacak.

* Devrik liderden vasiyetini yazmasi ya da af dilemesi istenecek.

* Daha sonra “bekleme odasi” olarak nitelendirilen bir odaya alinacak. Burada yazi yazmasi, sigara icmesi ya da namaz kilmasi icin tum imkanlar hazir olacak. Son yemegi de bu odada servis edilecek.

* Saddam’a bu odada kalmasi icin 1 gun sure verilecek. Saddam kendini ne zaman hazir hissederse idam o zaman gerceklesecek.

* Saddam idama hazir oldugunda odadan cikarilacak, basina siyah bir cuval gecirilecek ve infaz gerceklesecek...

* Infazin ardindan cesedi morga konulacak ve ayni gun esi ve cocuklari tarafindan teslim alinacak.

Sizce kadin olmanin zor taraflari nelerdir?

valla ben kadin olmanin gercekten zor oldugunu dusunuyorum erkekler doguma girip bayiliyorlar bizse herseyine katlaniyoruz

Dostluk

Eski Japon kulturune gore parildayan her sey degersiz ve bayagi kabul edilirdi. Yeni bir fincan veya vazo, urkuntu verirdi. Cunku parlayan bir nesne yenidir ve yeni oldugundan henuz kullaniminin ona kazandirdigi soylulukla deger kazanmamistir.eskimis, pek cok kez cay icmekten oturu kararmis bir fincan, bizimle yasamis, sabrimizi ve ozenimizi aktardigimiz bir esyadir ve zamanla hem bizim huyumuzu, hem duygularimizi yuklenmis ve bize hizmet ederek bunun karsiligini vermistir.uzun sureli bir dostluk zamanin kararttigi bir fincaninkiyle es degerde izler tasir.gundelik esyalarda da, arkadasliklarda oldugu gibi catlaklar ve golgeler bulunur.bir fincani firlatip atmamak ve bir arkadasi yasantindan uzaklastirmamak icin sabir ve sadakat gibi son derece onemli, ama artik pek sik rastlanmayan iki duyguya gereksinme vardir.sabir, yuklendigi rol geregi bir tuglaya, sadakat ise bir koke benzer. Sabir acelenin, sadakat ise tuketimin panzehiridir.bu iki duyguyu fiziksel bir imge olarak dusunursek,

Dostluk tuglalarla orulur, kokler sayesinde gelisir"

Degerli, degeri azalmayan ve kalici dostluklar dilegiyle...

Cocuklarda bel agrisini onemseyin

Cocuklarda bel agrisini onemseyin

Cocuklarda bel agrisi, baska hastaliklarin habercisi olabilir.

Uludag Universitesi Tip Fakultesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dali Ogretim Uyesi Prof. Dr. Ufuk Aydinli, cocuklarda agir sirt cantasi tasimanin bel agrisi nedeni olmadigini belirterek, ebeveynleri cocuklarda gorulen bel agrisi sik�yetlerinin tumor ya da iltihap gibi baska hastaliklarin nedeni olabilecegi konusunda uyariyor.

Cocuklarda bel agrisinin olmadigini belirten Prof. Dr. Ufuk Aydinli, "Eger bir cocuk belinin agridigini soyluyorsa nedeni bulunana kadar arastirilmalidir. Halk arasinda yaygin olan ‘buyume agrisi' diye bir kavram da yok. Ebeveynler, cocuklarinin bu tur agrilarini sirt cantalarina ya da buyume agrilarina baglamadan agrinin nedeni uzerinde onemle durmalidirlar" diye konusuyor.

Toplumun ozellikle 20 yas uzerinde cok yaygin olarak gorulen bel agrisi sorununun cocuklarda gorulme sikligi sifira yakin… Bugune kadar ozellikle okul cagindaki cocuklarda gorulen bel agrisi sorununun nedeni olarak agir sirt cantalari gosteriliyordu… Ancak Uludag Universitesi Tip Fakultesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dali Ogretim Uyesi Prof. Dr. Ufuk Aydinli, cocuklarda bel agrisinin olmayacagini belirterek, ebeveynleri "Eger bir cocuk belim agriyor diyorsa bunun sebebi mutlaka arastirilmali. Bu durum, iyi ya da kotu huylu tumor ya da iltihap gibi patalojik baska bir sorunun nedeni olabilir" diyerek uyariyor.

Toplumda 20 yasina gelen bireylerin yuzde 50'si, 60 yasina gelen bireylerin ise yuzde 80'inin en az bir kez bel agrisi sorunu ile karsilastigini anlatan Prof. Dr. Ufuk Aydinli, cocuklarda ise bel agrilarinin olmadigini ozellikle vurguluyor. Cocuklarin kisa sureli degil, israrci ve uzun sureli bel agrilarinin uzerinde onemle durulmasi gerektigine dikkat ceken Prof. Dr. Ufuk Aydinli, sunlari soyluyor:

"Cocuklar belinin agridigini soylediklerinde ebeveynler genellikle bunlari agir sirt cantalarina ya da halk arasindaki ifadesiyle buyume agrisina bagliyor. Oysa bu cok yanlis. Cocuklarda bel agrisi olmaz. Ustelik buyume agrisi denilen bir kavramda yok. Boyle bir agri soz konusu degil. Eger cocuk belinin agridigini soyluyorsa bunun nedeninin anlasilana kadar tum tibbi gerekler yerine getirilmeli. Cunku bu agrilarin nedeni iltihap ya da iyi ya da kotu huylu tumor gibi baska hastaliklarin nedeni olabilir. O nedenle cocugun belinin agridigini soylemesi gercekten onemli. "

Yapilan bazi calismalarin cocuklarda agir sirt cantasi tasimanin bel agrisi ya da omurgada sekil bozuklugunun nedeni olmadigini ortaya koydugunu kaydeden Prof. Dr. Ufuk Aydinli, "Ozellikle bu konuda Amerika'da iki onemli arastirma yapildi. Arastirma agir sirt cantasi ile cocuklarda gorulen bel agrisi arasinda bir iliski olmadigini ortaya koymustur. Bu konuda istatistiksel bir iliski de yoktur. Dolayisiyla bir cocugun belinin agrimasi baska arastirmalari gerektiren onemli bir konudur" aciklamasinda buluyor.

Ayni arastirmada cocuklarin yuzde 50'sinin cantalarinda gereksiz yuk tasidiklarinin da ortaya ciktigini ifade eden Prof Dr. Ufuk Aydinli, bu tur cantalarin zaman zaman kas spazmi yaratarak agri olusturabilecegini belirtiyor. Ebeveynlerin cocuklarin gereksiz yuk tasimadiklarini surekli kontrol etmeleri gerektigini belirten Prof Dr. Ufuk Aydinli, uygunsuz okul siralarinin da oturma bozukluklarina neden olabilecegini ifade ediyor.

EGZERSIZ VE YUZME...

Cocuklarin ileride donuk bel agrisi sorunu yasamamalari icin ebeveynlerin yani sira egitimcilerin de almasi gereken onlemler oldugunu kaydeden Prof. Dr. Ufuk Aydinli, cocuklarin sirt ve bel kaslarini guclendirici egzersizlerin duzenli olarak yaptirilmasinin ileri hayatlari acisindan bir aliskanlik elde etmelerini saglayacagini belirtiyor.

Yuzmenin yetiskinlerin yani sira cocuklarin ileriye donuk bel agrisi yasamamalarinda en uygun spor dali oldugunu da belirten Prof. Dr. Ufuk Aydinli, sunlari soyluyor:
"Her turlu spor dali oncesi mutlaka kaslari isindirici ve guclendirici egzersizlerin yapilmasi gerekiyor. Jimnastik, futbol, bale, halter, golf, su kayagi, gures ve basketbol gibi spor dallarinda ileriye donuk bel agrisi sorunun yasanmasi daha sik goruluyor. Ancak vucut agirligini ortadan kaldiran ve karin, sirt ile omuz adalelerini guclendiren yuzme sporu ise bel agrisi konusunda yapilabilecek en iyi egzersizdir.

mivancim mutlu yillar:)


mutlu yillar arkadasim:icelim:

Ozur diliyorum.

Canimciklarim.Tum KK'ya sesleniyorum.Siteye cok fazla giremiyorum,biliyorsunuz oglumcugumun sinav senesi.Bu arada sizlerle ilgili bir suru olayi kacirabilirim.Ozel gunler filan.Beni simdiden affedin olur mu?Yuregim ve aklim sizinle.Sevgiler hepinize.

Turkce Konus !!!























Nice Yillara Bebegim

Soguk bir 25 Subat gunu
Bir bebek geldi dunyaya
Tatli mi tatli, sirin mi sirin
Uslu ve akilli bir bebekti o
Anasinin kiymetlisiydi
Oyleki, yalanci emzik bile verememisti anasi
Kiyamamisti
Zor bir hayat bekliyordu O'nu
Neren bilsin o buyuk zorluklari
Sorumluluklari...
Buyudu bebek,
Gugus gerdi hayatin gucluklerine
Tirnaklariyla kaziyarak geldi bugunlere
Simdi 29 yasinda
Sicacik bir yuvasi,
Ve......
O'nu canindan cok seven bir karisi var
Mutlu, huzurlu...
Cok seviyor karisini; tabi karisi da onu
Hangi yasta olursa olsun
O daima karisinin bebegi olarak kalacak
Dunyanin en harika insani...
Durust,
Sabirli,
Kuvvetli,
Sevecen...
Saymakla bitmez o guzelim huylari
Seviyorum seni bebegim!
Benim oldugun icin,
Senin oldugum icin,
En sansliyim, en farkliyim biliyorum,
Mutluyum...
DOGUM GUNUN KUTLU OLSUN!

(25 Subat 2004 Saat= 23:45)


Bu tarih ve saatte hayatimin anlami, birtanecik esime yazmis oldugum siirimi sizlere sundum. Umarim birbirinize olan sevginiz; gunler, aylar hatta yillar gecse de artmaya devam eder. (Bizim sevgimiz gibi)

merhaba herkeze

adim hayal
33 yasindayim evliyim 4 yasinda bir oglusum var
ev hanimiyim yarismaci arkadaslara basarilar:dance: :dance: :dance:

Panik Bozukluk

eminim sikintini paylasan arkadaslar sana destek olacaklardir.tecrubelerinden faydalanacagina eminim.benim su ana kadar bu derece bir sikintim olmadi ama bende sizlerden,tecrubelerinizden faydalanmak isterim musadeniz olursa.

Sevgiler..

Selamun Aleykum

selamunaleykum arkadaslar,
bu siteyi bi arkadas tavsiye etti,gercekten cok guzelmis!Beni de araniza alirsaniz sevinirim...:cicek:

Panik Bozukluk, Opsesif Ve Panik Atak

ARKADASLAR KUSURA BAKMAYIN DAHA YENI GELMEME RAGMEN HEMEN CANINIZI SIKMAK ISTEMEZDIM AMA BELKI BENIMLE AYNI SEYLERI YASAYAN BIRILERI VARDIR DIYE BURAYA YAZMAK ISTEDIM. BEN 9 SENEDIR PANIK ATAK, OPSESIF VE SIDDETLI DEPRESYON TEDAVISI GORUYORUM. HER SENE HASTALIK TEKRARLARDI AMA KISA SURERDI AZ AZ YASAMAYA DEVAM EDERDIM. AMA BU YIL KORKUNC BIR SEKILDE HASTALIGIM TEKRARLADI. ASLINDA SIZIN YAPABILIECEGINIZ BIRSEY VARMI BILEMIYORUM AMA SADECE DESTEGE IHTIYACIM OLDUGU ICIN BURAYA YAZIYORUM. BENIMLE AYNI SEYLERI YASIYAN BIRI VARSA LUTFEN BENIMLE PAYLASSIN. INANIN DOKTORUMDAN COK BENIM GIBI HASTA ARKADASLARLA KONUSMAK BENI DAHA COK RAHATLATIYOR. SIZI SIKTIGIM ICIN OZUR DILERIM. :a015:

Komik sinekler

http://www.mojoflix.com/Video/Fly-Trainer.html

Hicbir iyiligi kucumseme!

Hicbir iyiligi kucumseme!


Hicbir iyiligi kucumseme! Ne ac bir hayvani doyurmak kucuk
bir seydir, ne de bir kardesinle karsilastiginda ona
gulumsemen basit ve degersizdir. "Kim zerre kadar hayir yaparsa
onun karsiligini gorur, kim de zerre kadar kotuluk yaparsa
onun karsiligini gorur" (Zilz�l, 7-8).

Hz. Peygamber buyurmustur: "Cennet kapisini acacaklarin ilki
benim. Fakat beni gecmeye calisan bir kadin gorecegim ve ona:
"Sana ne oluyor? Sen kimsin?" diyecegim. O da: "Babasiz
kalmis yetimlerimin basinda oturup bekleyen bir kadinim"
diyecek."

Samdan biri geldi ve "Bana Safvan b. Suleym'i gosterin. Onu
ruyamda gordum. Cennete girmisti" dedi. Adama: "Neden oturu
girmis?" diye sordular. Adam: "Bir gomlekten oturu"
cevabini verdi. Sonra bazi arkadaslari Safvan'a bu gomlek neyin
nesi deyince Safvan: "Soguk bir gecede mescitten cikmistim.
Ciplak birini gorunce, hemen gomlegimi cikarip ona
vermistim." dedi.

Iyilikte buyuk-kucuk ayrilmaz. Cennet bir surprizler
diyaridir. Bizi hangi amelimizin kurtaracagi da belli degildir, o
da bir surprizdir. Bazen, dudagimizda beliren bir tebessum
goncasi, karsimizda butun umitleri hazanla sarsilmis birisine
oyle bir insirah bahari yasatir ki, onun karsiligini biz,
ahirette cennet bahceleri olarak goruruz. Oyleyse iyiliklerden
hicbirini, ama hicbirini kucuk gormek dogru degildir. Velev ki
bu iyilik, kovadaki suyu bir baskasinin kabina bosaltmak kadar
kucuk bile olsa...

***
Allah Rasulu Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :
Allah bir idarecinin iyiligini murad ettigi zaman, ona durust bir yardimci
verir. O, onun unuttugu seyleri hatirlatir ve hatirlattigi islerde de yardim
eder.
Ebu Davud, Imare
4


www.nurpenceresi.com dan alinmistir.

Kimselere Diyemedim

Oyle cok pazarlik ettim ki Seninle ey Rabb’im.
> Sen cagirinca, kendime
>ayirdigim vakitlerden calindigini dusundum. Ezan okununca, sevdiklerimle
>gecirdigim zamanlarin azalmasindan korktum. Vakit girince, icim “ciz” etti
>hep. Odamdan uzaklastim, biraktim isimi, bozdum keyfimi; oylece namaza
>durdum. Ayak diredim, “az sonra kilsam da olur!” dedim. “Az sonra”larim
>“cok sonralar”a dondu, gec kaldim, gec kalmaktan utanmadim. Sonunda
>ayaklarimi suruye suruye vardim huzuruna. Pazarligimi vaktin daralmisligini
>bahane ederek yeniden ileri surdum. Kaciyordu namaz ya; o yuzden cabucak
>kildim, selam verdim, hemen kalktim, rahatladim. Oysa rahatligi Sana
>borcluyum. Agrimayan her bir disim kadar huzur borcluyum Sana. Damarlarimin
>her bir noktasinda pihtilasmayan kanim kadar suk�net borcluyum Sana.
>Tenimin kasinmayan her bir
>noktasi kadar rahatlik borcluyum Sana. Dislerim agriyacak olsa her biri
>icin harcayacagim zaman Senin. Kanim pihtilasip damarlarim tikanacak olsa,
>her defasinda izdirap ve korkuyla gecirecegim saatlerin hepsi Senin. Tenim
>her noktasinda yirtilacakmis gibi aciyacak olsa, kendi kendime dar
>gelecegim huzursuz gunler Senin.
>Gun oldu; usandim. Sabrimi tukettim; tukendim. Kendimi yontmaya
>heveslendim. Benden istedigin zamani cok gordum. Benden istedigini, benim
>icin istedigini bile bile, huzurunda huzursuz durdum. Fazla buldum namazin
>rekatlarini; kisaltmak icin bahaneler aradim. Gunumu delik desik etmeni,
>isimin arasina kesintiler sokmani, hayatimin ortasina duraklar koymani,
>uykumu bolmeni luzumsuz gordum. “Beni bana birak!”larla durdum huzuruna;
>icim baska bir yerlerin turkusunu soylerken, ben seccadende, belki sadece
>bedenimle, mihli kaldim. Oysa Sen, dileseydin dar edebilirdin zamani
>bana! Bir ucurumun dibine savrulmus bir arabada caresizce Sana yalvartiyor
>olabilirdin beni. Korkulu bir savasin orta yerinde ates ve kan kusan
>bombalarin altinda gunumu de, isimi de, uykumu da, hatta ruyalarimi da
>delik desik etmelerini takdir edebilirdin. Dusmeyen bombalar kadar, ucuruma
>savrulmayan arabalar kadar genislik borcluyum Sana.
>Icten pazarlikti benimkisi. Oyle icten ki kendime bile soyleyemedim.
>Gozlerimle birlikte gonlumu de secdene kilitlemeyi cok gordum. Kendimi
>sifirlamayi, benligimi hice indirgemeyi beceremedim. Ensemde kaderin
>sicacik nefesini hissedecek o teslimiyetin vadisine inemedim. Acelem vardi;
>alnimi koydugum gibi kaldirdim seccadeden. Butun benligimle asagi inemedim.
>Isim vardi, secdemi isime zaman kazandim. Secdeye kalbimi de sigdirmaya
>calismadim. Uykum vardi, secdemi sig birakip uykumu derinlestirdim.
>Itirafimdir: Bencilligimi de sirtima alip
>ruk�larda eritemedim. Bedenim egilirken huzurunda, “emrolundugum gibi
>dosdogru olma”nin agirligini sirtima almayi erteledim. “Sirasi degil!”di;
>“hele dur; sonra da olur!”du. En Sevgili’ni bir gecede ihtiyarlatan emri
>uzerime alinmadim.
>Sen dileseydin, cocugumun ciliz nabizlarinin esliginde, los ve nesesiz bir
>yogun bakim odasinda, gozumu de gonlumu de, umutsuzca, caresizce,
>urpertiyle, korkuyla bir monitorun ekranina kilitleyebilirdin. Dileseydin,
>yeryuzunun suk�netini bir anda kesip, kucucuk bir duvar kipirtisinin
>golgesinde, mini mini bir sarsintinin beklentisi icinde saclarima aklar
>dusurebilirdin.
>Icten pazarlik mi denir buna? Sen bilirsin Seninle ettigim pazarligi.
>Kendime sakladigim ve hatta kendimden de sakladigim sir bu. Dilime bile
>degdirmekten korktugum, agzima almaktan utandigim oyle bir sir iste.
>Fisildamasi bile aci veriyor ya… Mesel�, uzayinca Fatiha, uzayinca s�re,
>heceler sanki ozgurluge giden yolu taslar gibi kestikce, “bitmez simdi bu
>namaz!” dedigim cok oldu. Ama icimden. Kimseler duymadi.
>Bir Sen duydun beni ey Rabb’im. Sirrimi bir Sen bildin. Kendimi luzumsuz
>hissederken seccadenin uzerinde, dudagim anlamina yetisemedigim kelimeler
>icin oynarken, Sen beni soyledigimden fazlasiyla duydun, soyleyemedigimi
>de, dile getiremedigimi de bildin. Ruhumu alip uzaklara gittigim halde, bir
>bedenimi biraktigim halde huzurunda, kovmadin beni, yakinliginda tuttun.
>Itirafimdir; oyle anlatildigi gibi ozleyebilmeyi beceremedim henuz namazi…
>“Aradan cikarmaya calistigim” oldu namazi. Gecistirdim namazi. Bir
>“sorun”du cozdum, hallettim. Selam verip sonra yasamaya basladim… Yasamayi
>namazin icinde aramaliydim. Namazi yasamanin icine sizdirmaliydim oysa.
>Bilemedim.
>Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlik ettim; ama Sen utandirmadin, yine yine
>yine huzuruna
>aldin beni. Her secdede rahmetinle oksadin alnimi. Her ruk�da “aferinler”
>fisildadin gonlume. Her vakitte yeni bir sayfanin akligina cagirdin ruhumu.
>Yuzume vurmadin. Azarlamadin. Asagilamadin. Hepten umut kesmedin benden.
>Yok saymadin. Utandirmadin.
>Pazarlik ettigimi Seninle bir Sen bildin ey Rabb’im. Kimselere soylemedin.
>Sirdasim Sensin, bir Sana acabilirim icimi, bir Senin beni ayiplamandan
>korkmam. Ben iste boyleyim; yine “bana ait”lerin hesabindayim. Baska kime
>soyleyeyim? Baska kimin anlayisindan medet umayim?
>
>SENAI DEMIRCI
>www.nurpenceresi.com dan alinmistir.

benim ruyam

arkadaslar merhaba...dun gece ruyamda annemi gordum.bizim eve gelmisti.ama bizim evde cok buyuk simsiyah iki tane hamam bocegi vardi...annem bunlari eliyle oldurmeye calisti ve oldurdu...acaba ne anlama geliyo.bilen biri yorumlarsa sevinirim:))

gulelim gari :))









+18 ofiste cinsel iliski

SON(u)BAHAR

Geceden kalma huzunleri, derin umitsizliklerle sarmalayarak,dahasi kendi canimizi kendimiz acitarak kurek cekiyoruz omur denen deryalarimizda…Umutlarimizi,ilhamlarimizi,sevincle rimizi sandiklara saklayip devasa kilitler vurdugumuz yetmiyormus gibi bir de ucurumlardan yuvarliyoruz…..Ofkelerin acilari gunluk telaslarin isyanlari bastirdigi yapay duygulara adamisiz hissiyatlarimizi…Sevdalarin onune diktigimiz sutunlara zaman adini vermis,alisilagelmis tesellilerle doyurmusuz,duskun umutlarimizi….Tozlu raflarda unuttugumuz hatiralardan dem vurmaya ise, cesaretimiz bile kalmamis…Laf cambazi
olmaya dunden hevesli edalarda evirip ceviriyoruz soyleyemediklerimizi…
Tek tip testiler yapiyoruz her birimiz ayri ayri camurlardan….Ayri bicilen omurlerimizi ayni sekillendiriyoruz sanki….Hicbirimizin digerinden fazlasi kalmiyor, herkes gibi olmaya,olduktan sonra da oylece kalmaya hic itiraz etmiyoruz…P ek de bir sey katamadigimizi hayata,katlandigimiz acilardan sonra anliyoruz…Bi’bilsek bir kelebek edasinda yasanilasi hayatlarimizi daha kozasinda katlettigimizi…….iste o an eyvahlar dokulecek dudaklarimizdan ve biz cok pisman olacagiz yasayamadiklarimizdan…

*********************************************
SEVGILERIMLE.....

Ruyamda Bitlendim!!!!!!!

Arkadaslar..simdi geldi aklima ... iki uc gece once.. Ruyamda bitlendigimi gordum..( ayy soylerken bile kasiniyorum ... tik var bende..) Aynanin karsisinda saclarimin arasinda ....leri ariyorum.. bi kac tane buluyorum elimle yakaliyorum .. olduruyorum... bu arada hungur hungur agliyorum Aynanin karsisinda.... Yorum yapabilecek olan var mi :uhm: :1shok: o mahlukatin nasil olduunu bilmiyorum aslinda.. ama gordugum kirmizimtrak bi yaratikti... ugur bocegine benziyodu... :uhm:

tanriya mektup

Amerika'da yasayan bir cocuk 100 dolara sahip olabilmek icin
gunlerce,gecelerce dua eder. Sonunda paraya ulasamayinca
Tanri'ya mektup yazmaya karar verir.Amerikan Posta Idaresi, ustnde yazili adres olarak sadece "Tanri, ABD" olan mektubu Amerika
Baskani'na vermeye karar verir. Baskan mektubu alinca
cok hoslanir, cok duygulanir fakat 100 dolar yerine 5 dolar koyar. 5
dolarin kucuk bir cocuk icin yeterli olacagini dusunur. Cocuk gercekten de 5
dolara sahip olmakla tatmin olur ve Tanri'ya tesekkur mektubu
yazmaya koyulur: - "Sevgili Tanrim, parayi yolladigin icin
tesekkurler. Ama mektubu Beyaz Saray uzerinden yollamissin ve tabii her zamanki gibi oradaki … de 95 dolarini kesip silah almis olmali. Bana 5 dolar
ulasti. Yine de tesekkurler

araniza yeni katildim

selam arkadaslar.bende araniza yeni katidim.
site hakinda bir bilgim yok ama sanirim hos sohbpetlerin oldugu bir yer.

ben 29 yasinda evli calisan bir bayanim.henuz bebis yok.
aslinda ben bana yakin olan ortak problemlerimiz olan kisilerle daha cok sohbet etmek isterim.yani yalnis anlasilmasin o kisilerin beni daha iyi anlayabilecegini dusundugum icin soledim...neyse siteye hosbuldummm.

Karaoglan(1925-2006)

1925'te Istanbul'da dogdu. 1944 yilinda Istanbul Amerikan Koleji'ni bitirdi. 1944'te calisma yasamina girdikten sonra, isten ayirabildigi zamanlarda Ankara Universitesi'nde Ingiliz dil ve edebiyati, Londra Universitesi'nde Sanskrit, Bengalce, sanat tarihi bolumlerine devam etti. 1957'de de ABD' de Harvard Universitesi'nde sekiz ay incelemelerde bulundu. 1944'te Ankara'da Basin-Yayin Genel Mudurlugu'ne Ingilizce cevirmeni olarak girdi. 1946-50 arasinda Londra'da Turk Basin Ateseligi'nde calisti. 1950-60 arasinda "Ulus" gazetesinde, ve "Ulus"un kapatildigi yillarda "Yeni Ulus" ve "Halkci" gazetelerinde, yazar ve yazi isleri muduru olarak calisti. 1954 sonu ile 1955 baslarinda ABD"de, Kuzey Carolina'da yayinlanan "Winston-Salem" gazetesinde konuk gazeteci olarak gorev yapti. 1965'de "Milliyet" gazetesinde gunluk yazilar yazdi. 1950'lerde "Forum" dergisinin yazi isleri kadrosunda yer aldi. 1972'de aylik "Ozgur Insan", 1981'de haftalik "Arayis", 1988'de aylik "Guvercin" dergilerini cikartti. 1957-1980 arasinda, once Ankara, sonra Zonguldak'tan Cumhuriyet Halk Partisi'nin Milletvekili oldu. 1960-61'de Kurucu Meclis uyeligi yapti. 1961-65 yillari arasinda Calisma Bakanligi yapti. 1966'da, CHP Genel Sekreterligine getirildi. 1971'de Partisinin askeri yonetimce olusturulan hukumete katkida bulunmasina karsi cikarak bu gorevinden ayrildi. 1972 Mayisinda CHP Genel Baskanligina secildi. 1974 yilinda kurulan CHP-MSP koalisyonunun basbakani oldu. Bu donemde Kibris Baris Harekati gerceklesti. 1977'de bir azinlik hukumeti kurdu fakat guvenoyu alamadi. 1978'de, Partisinin TBMM'de cogunlugu bulunmamakla beraber, bazi bagimsiz uyelerin ve kucuk partilerin katkisiyla bir hukumet kurdu. Bu Basbakanlik donemi 21 ay surdu. 12 Eylul 1980 askeri mudahalesinden sonra, askeri yonetime karsi cikislari nedeniyle uc kez hapse mahkum oldu.

pardon!!!

elif,azem gulden,cigdem,yaprakim,melisam yanlislikla telefonumdaki butun numaralari sildim telefonlarinizi ozelime yeniden atin bekliyorum:cok uzgunum:

-- *Yoklugun Buz Gibi Soguk *

------------------------------

Uzaklardan bir ses olmani isterdim, bir selam, bir nefes... "Usume"
diye
seslenmeni isterdim... Bir el olmani isterdim, bir kol... "Ozledim"
deyip
sarilmani... En karanlik yerinde duslerimin cikip gelmeni isterdim.
Kinali
bir bahar gibi, umut isigi olmani isterdim hayatima... Gelseydin ve
yaslasaydim basimi omuzuna, aglasaydim doya doya ... Gecerdi usumesi
yuregimin, gecerdi usumesi icimin, kirpiklerimde yagmurlar
dumanlanmazdi
biliyorum...

Seninle sulari yesil bir irmagin kiyisinda bulusmak, saclarinin
kokusundan
opmek, icime cekmek ve serin solugundan icmek, sana sarilmak,
kucaklamak,
ucmak isterdim

Ama nafile, aramizdaki butun yollar kapali... Butun dallar kesik...
Yoklugun
buz gibi soguk... Usuyorum... Yuregim de donmus sanki. Gozlerimde...
Atesler icinde bedenim... Oyle bir usume ki, hic bir sey isitmiyor
artik.
Butun uzuvlarim uyusmus. Ezip geciyor ruhumu acilar...

Yoksun iste, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor simdi. Kirpikleri
kirilan bir zamanin teninde, agrili siirler topluyorum gecelere
simdi...
Bilirim, sevmek ve ozlemek bir atese dokunmaktir; yakmaktir yuregini
yanginlarda. Ama ben usuyorum. Yoklugun buz gibi soguk. Yakacak bir
seyimde
yok
Agliyorum, buza donusuyor gozyaslarim Agliyorum, akip gidiyor
gozyaslarim
caglayanlara Bakakaliyorum ardindan caresiz

Ah! bir el olsan dokunsan alnima, oksasan saclarimi bir anne
sefkatiyle..
Gecerdi agrisi basimin, gecerdi biliyorum... Bir gul olsaydin bahcemde,
koklasaydim nefes nefes, cekseydim icime derin derin... Bir goz olup
baksaydin gozlerime, cekip alsaydin icindeki huznu... Ah! bir bilsen
nasil
sevinirdi yuregim, nasil sevinirdi dudagimdaki gelincik, kapimdaki
akasya...

Susuyorum artik derin derin... Ve sessizce soluyorum bir hazan yapragi
gibi... Oysa ne kadar cok hasretim konusmaya, anlatmaya anlasilmaya...
Oysa
ne cok istiyorum, tum bedenimden sokup almani yalnizligimi, hicranimi
bir
tilsimla...
Yuregim kanrevan, dikenler acimasiz, ayaklarim kirik kosamiyorum artik
doruklara, menzil uzak...

Gel. Yuregim ol seher gulum, her olumumde bana yeniden hayat ver. Elim
ol,
ayagim ol, canim ol... Gecem - gunduzum ol... Aglayan gozlerim ol her
damlada yeniden dogur beni, yeniden dogur umudumu. Her oldugumde
yeniden
yarat ki, seni ne kadar ozledigimi anlatayim yeryuzundeki butun canli
cansiz
varliklara, ne kadar cok sevdigimi ...

Once sen gel sevgilim solmadan resimler, siirler sislenmeden...
Islenmeden
geceler ... Sonra olum gelsin...

Yoksun iste, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor simdi.



suskunlugum yanlis anlasilmasin firtinadan oncede boyleyim

Kagit katlama sanati

http://www.forumozel.com/index.php?topic=3016.0

Dedim ki "FRENI OLAN DURSUN.."

Temel ile Fadime nisanlilarmis evsizlik sikintisi
cekiyorlarmis
arkadaslarindan falan bir turlu ev bulamamislar.
Elele tarlada yururken Temel donmus ve Fadime'ye
yumulmus o heyecanla
yattiklari yerin
tren rayi oldugunu gorememisler.
Baslamislar sevismeye...
Derken uzaktan tren geliyor.
Makinist bir bakiyor raylarin uzerinde 2 insan..
sireni cekiyor..
Temelle Fadime tinmiyor, 100 m kala tekrar cekiyor
gene kacmiyor
bizimkiler , 50m..30m derken imdat frenini cekiyor
makinist...
Tabii vagonlar birbirine giriyor cok buyuk maddi
hasarvar...
Hemen Fadime ile Temel'i sucustu mahkemesine
cikariyorlar...
Hakim:
-Ya kadesim treni gormedinmi , sireni duymadinmi ?
Temel:
-Duyduk hakim bey
-Ula niye kacmadiniz o zaman?.....
-Valla hakim bey bir baktim ben geliyorum , fadime
geliyor , tren
geliyor......
Dedim ki "FRENI OLAN DURSUN.."