18 Nisan 2007 Çarşamba

Dostluk

Eski Japon kulturune gore parildayan her sey degersiz ve bayagi kabul edilirdi. Yeni bir fincan veya vazo, urkuntu verirdi. Cunku parlayan bir nesne yenidir ve yeni oldugundan henuz kullaniminin ona kazandirdigi soylulukla deger kazanmamistir.eskimis, pek cok kez cay icmekten oturu kararmis bir fincan, bizimle yasamis, sabrimizi ve ozenimizi aktardigimiz bir esyadir ve zamanla hem bizim huyumuzu, hem duygularimizi yuklenmis ve bize hizmet ederek bunun karsiligini vermistir.uzun sureli bir dostluk zamanin kararttigi bir fincaninkiyle es degerde izler tasir.gundelik esyalarda da, arkadasliklarda oldugu gibi catlaklar ve golgeler bulunur.bir fincani firlatip atmamak ve bir arkadasi yasantindan uzaklastirmamak icin sabir ve sadakat gibi son derece onemli, ama artik pek sik rastlanmayan iki duyguya gereksinme vardir.sabir, yuklendigi rol geregi bir tuglaya, sadakat ise bir koke benzer. Sabir acelenin, sadakat ise tuketimin panzehiridir.bu iki duyguyu fiziksel bir imge olarak dusunursek,

Dostluk tuglalarla orulur, kokler sayesinde gelisir"

Degerli, degeri azalmayan ve kalici dostluklar dilegiyle...

0 yorum: