18 Nisan 2007 Çarşamba

*Ruh kanseri*

*Ruh kanseri*

Nazan Arda gecen hafta 55 yasinda oldu. Gogus kanseriydi.
Ameliyat icin gittigi Amerika'da bir gogsu alinmisti.
Dondukten 11 yil sonra beyin kanamasi gecirdi.

Beyninde de tumor vardi.
Pes pese gecirdigi iki ameliyatin ardindan komaya girdi ve
kurtarilamadi. Gazetedeki fotografinda, elinde bir ayicikla
gulumsuyordu.

"Ayicik", kendisi 4 yasindayken vefat eden annesinin
armaganiydi.
Nazan Arda, oyuncak ayisini 51 yil boyunca hic yanindan ayirmamisti.
Karacaahmet'e gomulurken ayicigini da
yaninda topraga verdiler. Burada Nazan Arda'yi anmamin nedeni, 11
yil once Amerika'ya ameliyata giderken yazip esine
biraktigi olum ilani...

Ecel, beklediginden gec gelmis, ama bosandigi esi vasiyete
uyup kendi kaleminden vefat ilanini gazetelere vermis. Ilan
soyle :
*"Su anda Tanri'ya teslim etmis oldugum ruhumu, omrumce tum
sevdiklerim icin mukemmeliyetcilik adina cok hirpaladim.
Kendimi sevecek ve ozgurluk taniyacak vaktim olmadi. Bilmem
o cok ugras verdigim 'ozel biri' olabildim mi? Rahatsizlik
vermekten her zaman cekindigim sizleri bugun (...) beni
ugurlamaniz icin bekliyor, hepinizi cok seviyorum."*

Ilanin kosesinde kucucuk bir fotograf var: Nazan Arda' nin
ayiciginin fotografi. Metni okuyunca bunun bir vefat
ilanindan cok pismanlik beyani oldugunu dusundum. Baskalarini mutlu
edebilmek ugruna kendinden vazgecmis , "rahatsizlik veririm"
kaygisiyla benligini tarumar etmis , ruhunu doyasiya saliveremeden can
vermis "mukemmeliyetciler" icin kaleme alinmis bir agitti bu...

Nazan Arda, ugruna bir omur adadiklarindan, belki de ilk ve
son kez bir "rahatsizlik" rica edip cenazesine cagiriyordu.
Torene kac kisi gitti bilmiyorum; ama ilani verenin,
"bosandigi esi" olmasi, o cok ugras verdigi "ozel biri"
olup olamadigi sorusunu yanitliyordu.

Baskalarini seveyim derken, kendini sevecek vakti
bulamamisti. Son yolculugunda yaninda sadece vefakar ayicigi
vardi. Arda'nin fizyolojik hastaligina oldugu kadar
psikolojik rahatsizligina da teshisi Jean Baudrillard
koyuyor :
( "Tam Ekran", YKY, 2002, s.10 )
Fransiz felsefeciye gore, vucudumuzdan butun biyolojik
dusmanlari, mikroplari, parazitleri atarsak, nasil savunma
sistemi bozulan bedende hucreler birbirini kemirmeye baslar
ve kanser tehlikesi dogarsa, ruhta da ayni sey oluyor :
*"Surekli pozitif olacagim" diye elestirel ogeleri
benliginden uzak tutan, negatif duygulari dislayan her
ruhsal yapi, kendi kendini yiyerek felakete surukleniyor.
Elestirel dusunce ise, krizi damitma yetenegi sayesinde bu
felaketi onluyor.*
Benim yukaridaki ilandan ogrendigim su: Butun varolusunu
"Beni begenecekler mi ?"
"Beni seviyor mu ?" "Rahatsiz eder miyim ?" kaygisi uzerine
kuruyorsan, bil ki sonun husran. Bir kucuk serzenis, siradan bir
tenkit ya da kadirbilmezlik, acilar pahasina kurdugun o "mukemmel
kale" yi yerle bir edebilir. Olum ilanini kaleme alacagina
azat et kendini...

Seni, sen diye kabul edip sevecekleri sev. Elestirki onun
icin "ozel biri" olabilesin.
Kendini, kendine begendir herkesten once....
Kimseye begendirmek icin de kendinden vazgecme.
Aciyi goze al, cunku Dostoyevski' nin dedigi gibi ,
"Insanin ruhunu yucelten bir aci, ucuz bir mutluluktan
evladir."
*Can Dundar*

0 yorum: