Olumu bilir misiniz. ya da gunde kac defa dusunursunuz. Efendimiz(s.a.v) kabir azabindan muaf tutuldugu halde her gun kabiri ve olumu dusunurdu. Icki ile sarhos olan bir kisi yarini ne kadar dusunebilirse dunya sarhosu olan bizler de herhalde o kadar olumu dusunuyoruzdur. Oysa Efendimiz(s.a.v) kabirleri sik sik ziyaret eder, azapta olanlarin hallerini ashabina bildirir, onlar sunlardan azap cekiyor, siz kendinizi o amellerden koruyun ki, siz de o azaba ugramayasiniz, buyururdu. olum meleginin ruhu nasil aldigi bizim icin sirdir. ama ruhu alinmis bir mevtanin alinirken neler cektigini gormesek bile, sonraki halini gormek bile sanirim bizim dehsete kapilmamiza yetiyor. bir gun once opup kokladigimiz kisinin bir gun sonraki olu yuzune bakmak bizi korkutuyor. olunun yuzu soguktur derler, aslinda soguk olan olunun yuzu degil, olunun gayb aleminde karsilasacagi hallerin yuzune yansimasidir. bazi kimselerin ruhu dehset ile alinir ve kabirde cok zor hallerle karsilasacaktir, onun yuzune yansimasidir bizi korkutan. bazi kisinin de nasil ki gurbete cikarken, ailesinden ayrilirken yuzunu buruk bir huzun kaplar, o huzun yuzune yansir, o yansima bizi korkutmaz onu sanki uykuda gibi goruruz hatta bazisi guler haldedir. amellere gore olumun yuzu degisir. kalpten olen kisinin yuzu yer yer derisi morarir imanli dahi olsa. hayvanlar hesaba cekilmeyecegi icin oldukten sonra yuzleri fazla bir degisime ugramaz, onlar azaba ugramazlar, cunki onlara emir yok. kisi nasil yasarsa oyle olur, oyle kabire girer ve oyle de kabirden kalkar. biraz da kabirden bahsetsek, acaba icimizden birine sana su kadar para vs. verecegiz 1 gece kabire gir deseler, o paraya ne kadar ihtiyaci olursa olsun, zannetmiyorum ki kabul ederiz. aslinda o kabir topragi her yerde olan topragin aynisi, ustunde kapak betonuyla etrafindaki duvar betonu evlerimizdeki ile ayni. o halde neden bizi urkutur. icinde azap, hesap oldugu icin, bizi korkutan toprak degil amelimiz, cunki ALLAH dostlari kabirden korkmaz. kabirin icinde degil de disinda dahi 1 gece gecirebilenimiz yok denilecek kadar azdir. acaba kisinin vehameti midir ki, kabiri kendimizden uzak goruruz. yukseklerde gezeni alcaklara indiren kabir degil mi. sultani tahtindan indiren, amir ile memuru yan yana getiren, rutbeleri sokup, kariyeri bitiren, asla hic bir insanin onunda egilmeyen, baslari egen kabir degil mi. soguk ve karanlik olan o kabirde dusunun ki kiyamete kadar yatacagiz ve dusunun ki su an son nefesimizi alip veriyoruz, sayili nefesimiz tukendi, Azrail karsimiza cikti, ruhumuzu aldi, bizi tenesire koydular, yikayicilar yikadi,nasip olursa beyaz kefene sardilar, iste su an tabutun icindeyiz, musallaya koydular, namazimizi kildilar, orada imam; muhendis, doktor, albay, yarbay kisinin degil; er veya hatun kisinin niyetine diyecek. doktorluk, muhendislik bitti, Azrail hepsini sokup aldi, oysa biz doktor, muhendis olalim diye dinimizden ne taviz verdik, iste 4 kollu atin icinde kabirimize geldik, ayriligina 1 gun dahi dayanamiyacagimiz yakinlarimiz bizi tabuttan cikardi, alti camur toprak olan kabire bizi yatirdilar, ustumuze beton kapagi koydular, onlar icin belki ALLAH’in emrine geregi gibi itaat etmedigimz esimiz, cocuklarimiz, akraba-i talukatimiz, bizi o dar soguk camur olan kabirde yalniz koydular, kacarcasina uzaklastilar. hani onlar bizi cok severlerdi, hani incitmeye kiyamaz, hasta olmamiza dayanamazlardi, neden bizi orada yalniz birakirlar, ilk gecemizde olsun basimizda bekleseler ya, biz onlar icin ALLAH’in buyrugundan kacmis, kendimizi onlara feda etmistik. simdi onlar da 1 gecelerini bizim icin feda etseler ya. bizim boyumuzla hemen hemen uzunlugu ayni olan o kabirin icindeyiz, su anda dusunelim, ustumuze o kabirin kapagi kapatildi, ici dar, ici karanlik, ici soguk, urkutucu. acaba cagirsak esimiz, dostumuz gelir mi, bizi bu dar yerden cikarir mi, o kadar evlerimiz, arabalar, mallar, mulkler, mucevher, paralarimiz vardi, bizi bu dar yerden kurtaramaz mi, o halde o en kotu zamanda o en kotu halden bizi kurtaramazsa, bu kazandiklarimizn ne ehemmiyeti var, hani para pul dar gunler icindi, olum ve kabirden daha dar zor bir gun var mi. iste olunun kabire girdigi ilk anlari... ya yapamayip ihmal ettigi amellerin pismanligi ya da ALLAH’in yapma dedigi seyleri yaparak zayi ettigi, kaybettigi omrun, hayatin ahlari, pismanligi, insani orada, hic bir azab olmasa dahi, oyle yakar ki, atesi cehennemi aratmaz. iste dusunelim ki, boyle bir sahnenin senaryosu bizim icin yazilmis, ne kadar kacarsak kacalim bu rol bize verilmis, sadece zamani mechul, gunu gelince bu rolu oynayacagiz, olum senaryosunda yer alacagiz, hepimizin muhakkak yakinlari bu sahneden gecmistir, o gun tek fark tabutu tasiyan degil, tabutta tasinan olacagiz, oluyu yikayan degil, olu suyuyla yikanan olacagiz, namazi kilan degil, namazi kilinan olacagiz, oluye aglayan degil aglanilan olacagiz. ne vahimdir ki, simdi bizi hic yalniz birakmayan yakinlarimiz bizi, topragin altina koyacak, bir kac yil sonra kalbinden de silip unutacak, biz onlarin kalbinden de silinmek icin mi yasamisiz, unutulup hic olmak icin mi...belki bana karamsar olma, hayatin zevkini sefasini sur diyeceksiniz, ama, hayatin zevkleri sefasi kabir sahnesini kapatabiliyor mu, kefeni giyme rolunu benden kaldirabiliyor mu, olum senaryosunu silebiliyor mu. bu derdime care bulun ki, ben de hayatin zevkine, sefasina dalayim, bosluk hiclik pesinde oyalanayim. her aynaya baktigimizda yuzumuzdeki cizgiler, sacimizdaki aklar bize “ ey oyuncu, rol siran geliyor, rolune iyi calis, senin de siran geliyor” diye haber vermiyor mu. bir kac gunluk gulmek yillarca aglamaya deger mi. simdi biz gafletimize aglamazsak, kabirde yuzumuz guler mi. soyle hayatimiza bir baksak, belki giydigimiz kiyafeti degistirmeye firsatimiz olmadan olecegiz, belki oturdugumuz koltuk sandalyeye 1 saat sonra oturamayacagiz, belki esimizle tekrar kahvalti yapamayacagiz, belki sag adimi attik solu atamayacagiz, belki namazi kildik tesbihi cekmeye firsatimiz olmayacak...her an her saat her dakika ecel bizi yakalayabilir, bu saydigimiz orneklerle olenler o kadar cok ki, ama Kur’an ‘ da Rabbimiz “onlar ibret almaz” buyuruyor, ibret alan hazirligini iyi yapar, hazirligi iyi olan Azrail’den ve olumden kabirden korkmaz, onun hazirligi Azrail’i guzel gosterir, olum acisini hafifletir, kabiri de cennet bahcesine cevirir. olumun hazirligi guzel ahlak basta, comertlik, edep, haya, takva, insanlarla iyi gecinme...bu sekilde yasayan kisi zaten olumden de kabirden de korkmaz. yazdigimiz sekilde; olumu her gun gozleri kapatip 25-30 dakika dusunen kisinin kalbi nurlanir, imani kuvvet bulur, ruhundaki sikinti, stres yok olur, huzura kavusur. |
0 yorum:
Yorum Gönder