17 Haziran 2007 Pazar

Butun Varliklari Allah Yaratti.oyleyse Allah'i Kim Yaratti?

Butun varliklari Allah yaratti. Oyleyse Allah'i kim yaratti?

Bu ve benzeri sorular Allah hakkindaki bilgi ve inanc yetersizliginden kaynaklaniyor. Allah, denildi mi ezel� ve ebed� olan, butun sifatlari sonsuz kemalde bulunan Ehad ve Samed bir zat anlasilir. Boyle bir zat ise yaratilmaktan munezzehtir. Zira yaratilan her sey hadistir (sonradan olmustur), fanidir (varliginin bir sonu vardir) ve butun sifatlari sinirlidir. Bu soruda mahluk sifatlarinin yaraticiya isnat edilmesi gibi acik bir tezat vardir.

Birtakim sorular var ki tarihleri cok eskiye dayaniyor. Bu soru da onlardan biri. Peygamber Efendimiz'e gelen, inancsiz bir grup, 'Ya Muhammed, mahlukati Allah yaratti? Allah'i kim yaratti?' Diye sordular. Bu soru uzerine Cebrail (a.s) cevap olarak, Allah'tan ihl�s suresini getirdi. Bu sure ile sirkin butun cesitleri kokunden kesilip atiliyor, tevhidin butun mertebeleri en guzel seklide izah ve ispat ediliyordu.

Allah Ehattir. Zat ve mahiyeti varliklara benzemekten, mekan ve zamandan, degisip baskalasmaktan uzak olan tek ve yekta varlik odur. O Samettir. Butun varliklar, yaratilmasinda ve yasatilmasinda, kisaca her h�l ve keyfiyetlerinde ona muhtactirlar, o ise hicbir seye muhtac degildir.

Allah dogmak ve dogrulmak gibi mahluklara ait sifatlardan uzaktir. Cunku onun ne baslangici, ne de sonu vardir. Evet o, vardi ve ondan baska hicbir sey yoktu. Ezel� ve ebed� olan Allah'in bir baskasinin tesiriyle vucuda geldigi nasil dusunulebilir?

Onun esi, benzeri, dengi yoktur. Ne yaraticiliginda, ne idaresinde, ne terbiye ediciliginde, ne de hakimiyetinde; ona denk olabilecek hicbir mevcut dusunulemez. Zerre kadar akli olan kimse boyle bir zat hakkinda, bu celiskili sorunun sorulamayacagini bilir.

Evet yaratici olan, yaratilan olamaz. Kuvvet ve kudreti sonsuz olan, bir baskasinin tesiriyle vucuda gelemez. Baslangici olmayan, sonradan olamaz. Kisaca hem yaraticiligin sonsuz kemal sifatlariyla donatilmis, hem de mahluk olmanin geregi olarak sinirsiz eksikliklere sahip bir konumda olamaz.

Bir de konunun devir-teselsul ile ilgili bir yonu vardir ki o da sudur. Art arda bagli hadiseler zincirinde mutlaka bir ilk halka olmalidir ki diger halkalar ona bagli olsun. Mesela, on bes vagonlu bir trende, her bir vagonu bir onceki vagon ceker. Sonucta is, lokomotife dayandiginda, 'Lokomotifi kim cekiyor?' diye sorulmaz. Cekme gucu olan fakat cekilmeye ihtiyaci olmayan bir arac olmali ki -o da lokomotiftir- tren saglikli olarak hareket edebilsin.

Ayni sekilde, bir sekerin nasil yapildigini sorsak, bize cevaben, seker fabrikasinda yapildigi soylenecektir. Seker fabrikasindaki aletlerin nerede yapildigini sordugumuzda onlarin da tezgahlardi gosterilecektir. Neticede problem bir ilme, bir iradeye dayandirilmazsa, tezgahin da tezgahi sorulacak ve kisir donguye dusulecektir.

Bir er, emri onbasidan, o da yuzbasidan ve nihayet baskomutan da padisahtan alir. Peki, padisah kimden emir aliyor, diye sorulmaz, zira o emir alan degil emir veren konumundadir. Eger birinden emir alacak olursa, o da emredilenler sinifina girer ona emir veren kimse padisah olur.

Buraya kadar yapilan aciklamalardan acikca anlasiliyor ki, bu kainatin varligi, zati, isimleri ve sifatlariyla ezel� olan bir yaraticiya dayanmaktadir. Boyle bir zati kimin yarattigi sormak aklen mumkun degildir.

Mehmet Kirkinci www.sorularlaislamiyet.com

0 yorum: